Paylaş
Önce MOBESE’yi devreye soktu. (Her ne kadar bazı aksaklıkları eleştirilse de, şundan bir kaç ay önceye kadar bir çok Anadolu şehrinde olan MOBESE’nin Türkiye’nin Başkent’inde olmaması büyük bir eksiklikti.)
Sonra bir türlü yönetim kurulu bile seçilemeyen Ankara Kalkınma Ajansı’nı işlevsel hale getirmek için ilk adımları attı.
Hiç birimizin aklında yoktu, bir çoğumuz ne olduğunu bile bilmiyorduk. “EXPO Ankara’da yapılmalı” dedi. Belki Ankara’da olmayacak, ama kent bunu tartışmaya başladı. (En son yapılan EXPO’nun Çin’in Şanghay kentinde yapıldığını ve 70 milyon ziyaretçi geldiği bilgisini organizasyonun büyüklüğünü anlatıyordur sanırım.)
“Ankara turizm kenti olmalı” dedi, devletle özel sektörü bir araya getirdi. Bugün bozkırın ortasına golf sahası yapma düşünü dillendiriyor.
Büyük projelerin yanı sıra Ankara’da ilk kez bir vali “halk günü” yaparak, vatandaşı dinledi. Yani büyük projeleri olan ve halktan kopuk bir profil de çizmedi, kentin neredeyse tüm taşrasını gezdi.
Kanser hastalarına pansiyon
Başkent Fısıltıları’nda kente enerjisiyle, heyecan getiren Vali Yüksel’in Ankara’da hayata geçirdiği iki sosyal projesini biraz detaylı anlatmak istiyorum.
Onkoloji Hastanesi, bilindiği gibi kanser hastalarının tedavi gördüğü Türkiye’nin dört bir yanından hasta kabul eden bir kurum. Yıllardır hastanenin bahçesinde ya da dışında yolun kenarında park eden araçlarda, tedavi olmaya gelen hastaların geceyi araçlarda geçirdiğine Ankara tanık olmuştur. Özellikle kemoterapi tedavisi gören hastalardan, şehir dışından gelip yeri olmayanlar ya da hastanenin olduğu bölgeye çok uzakta kalanlar, araçlarda konaklamayı tercih ediyorlardı. Zaten çok ağır tedavi gören hastalar için bu durum tam anlamıyla işkenceye dönüşüyordu.
Vali Yüksel de bu tabloya Ankara’ya atanmasından kısa bir süre sonra aracıyla hastane civarından geçerken tanık oluyor ve kurmaylarına bu tablonun nedenini sorunca, kalacak yeri olmayan insanların araçlarda yattığı yanıtını alıyor.
Bu mağduriyeti gidermek isteyen Vali Yüksel hastane civarında bir pansiyonun kiralanması talimatı vermiş. Hastanenin karşısında 63 yataklı pansiyonda Eylül ayından bu yana 3 bin 723 kanser tedavisi gören vatandaş kalmış. Bununla yetinmeyip, pansiyonda kalanların yemeklerini de çamaşırlarının yıkanmasını da Valilik üstlenmiş.
Kayıp yakınları bulunuyor
Bir diğer önemli hizmet ise bu aralar medyada epey yer buldu. Kışı sokakta geçirmek zorunda kalan evsizlerin barınmaları için Ulus’ta 100 yataklı bir otel kiralandı. Yemek ve çamaşırların yıkanmasının yanı sıra temiz kıyafetler de veriliyor.
Bu hizmet kadar güzel bir olay ise otelin televizyonlara haber olmasıyla kendisinden haber alınamayan yakınlarını bulanların sayısı şimdiden 10’u geçmiş. İnsan gibi barınma imkanı sağladığı gibi, böyle de bir misyon edinmiş kimsesizler oteli.
Çok yakın bir zamana kadar, Ankara Valisi’nin protokolde bile çok gerilerde kaldığından ve sürekli devlet erkanını havaalanında uğurlamasından hareketle, “Ankara’da vali olmaz” anlayışı bu kentte hakimdi. Vali Yüksel henüz bir yılını doldurmadan bu tabuyu yıkacak gibi...
Gazetecilik dayanışması üzerine
ANKARA’DA uzun zamandır, gazetecilerin kendilerine yapılan yakışıksız davranışlar nedeniyle ortak bir tavır gösterdiğine rastlamıyorduk. Ancak, 17 Aralık Cuma akşamı, Crowne Plaza’da düzenlenen “Şampiyon Bursa Gecesi”nde ilginç olaylar yaşandı. Spor muhabiri arkadaşlarımın verdiği bilgiye göre, gazetecilerin ortak tepki koyarak, geceyi protesto etmesine neden olaylar şöyle gelişti:
“Ankara’daki Bursa Derneği, Bursa Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte ortak bir gece düzenledi. Fakat, davetli sayısıyla salon kapasitesi arasındaki denge tutturulamamıştı. Daha gecenin başlamasına bir saat kala salondaki düzensizlik ortaya çıktı. Geceye Bursa’dan gelen gazetecilerin yanı sıra Ankara basını da özel olarak davet edilmişti. Fakat, Ankara’daki gazeteci arkadaşlarımız salona gittiğinde, henüz protokol gelmemişti ve programın başlamasını beklemek için bir köşeye oturmuşlardı.
Salonda yer sorunu yaşanmaya başlayınca Bursa Derneği’nden bir yönetici, gazetecilerin oturduğu bölüme gelerek, ‘Buraya yemeye içmeye mi geldiniz, burayı boşaltın çalışın’ dedi. Bu söz üzerine tepki gösteren gazeteciler, kendi aralarında konuşarak ortak bir karar aldılar ve programı izlemeyeceklerini bildirdiler. Tam kameramanların ve gazetecilerin çıktığı sırada salona giren Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ve takım kaptanı Ömer Erdoğan da, ne olduğuna anlam veremeden yerlerine geçti. Yaptıkları hatanın farkına varan dernek yöneticileri, defalarca özür diledi ancak, gazetecileri kararından döndürmeye yetmedi.”
Bu yazıyı küçük bir notla bitirmekte fayda var: “Ulusal basının şampiyon olmasına rağmen, Bursaspor’a yeterince yer vermediğinden yakınan Bursa kamuoyunun bu organizasyon bozukluğunu enine boyuna masaya yatırması ve özeleştiri yapması gerekmiyor mu?”
Paylaş