Paylaş
Nisan ayının ilk 15 gününün, tümünden daha önemli olduğuna dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen şu bilgileri paylaştı: “Sağlık Bakanlığı’nın haklı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği, halkın kaygılarının artıp artmaması kaygısı var. Büyük fotoğrafa baktığımızda her verinin her şekilde dağıtılmasının sakıncaları olabilir. Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu veriyle konuşuyorlar. Nisan ayı Türkiye Cumhuriyeti için çok önemli, ilk 15 günü nisanın tümünden önemli. Nisan ayının ilk 15 günü biz ciddi derecede ‘Evde kal’a uyabilirsek, artık ezberlediğimiz hayati önlemlere uyabilirsek, şu andaki bulaşma ve pozitiflik hızını kırıp eğriyi sağa doğru büküp bu süreci daha geniş bir zaman dilimine yayabilirsek bunu başarabiliriz. Eğer bunu yaparsak, eğriyi bükebilirsek ben H.Ü. Rektörü olarak bana gelen hastaları yönetebilecek alt yapıya sahip olacağım. Aynı şekilde Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve şehir hastaneleri de sahip olacak. İtalya’da, İspanya’daki görüntüler, Türkiye’de olmayacak. Benim doktorum, benim hastanem hastalara yetişebilecek. Onun için 15 gün çok önemli, sayıdan daha önemli müdahale edebilmek.
BİR SAAT BİLE ÖNLEM ELDEN BIRAKILMAMALI
Salgının sonunda sayı aynı noktaya gelebilir ama hepsi çok kısa zaman aralığında yığılırsa yönetilemez bir hale gelecek. Allah korusun o kötü görüntüler, kötü fotoğraflar, onların yaratacağı toplumdaki kızgınlık ve hayal kırıklığı, belki o ölümler kadar acı olacak. Nisanı iyi geçirirsek, mayıs başında eğrinin kırıldığını görürüz. Mayısta bitecek mi? Hiç sanmıyorum. Ama süreci doğru yürütürsek haziranda toplanmış olur. Geçtiğimiz hafta sonu Ankara çok güzeldi. Bu gelecek hafta sonu bozulursa hiçbir işe yaramayacak. Bir gün, bir saat bile, önlemi elden bırakmamalıyız. Biz insanlığa hizmet, ülkemize hizmet için yemin ettik. Ama yapamayacağımız, karşılayamayacağımız kadar bir yük geldiğinde biz de pes etmek zorunda kalabiliriz. Allah korusun o noktaya gelmeyelim. Bu eğriyi sağa doğru eğmemiz gerekiyor. Bunun tek yolu; bulaş hızını kesmemiz, mümkün olduğu kadar sokağa çıkmamamız, tüm tedbirleri uygulamamız. Bu tedbirlerden halkımız bunalmasın.
İLAÇLARIN ETKİSİNİ KONUŞMAK İÇİN ERKEN
Bilim Kurulu’nda 4 öğretim üyemiz var. Onların da nezaretinde hastalara belirli ilaçlar uygulanıyor. Bu konuda bu ilaçlar etkilidir, değildir demek için vakit o kadar erken ve hasta sayısı o kadar az ki. Bilimsel olarak inandırıcı ve ayıp noktasına gelir. Çin’in deneyimlerini bilimsel olarak ortaya koyan makaleler oluşmaya başladı. En son İtalya deneyiminin çok büyük çaplı makaleleri oluştu, oradan çıkan sonuçlar üzerinden yürümek mümkün. Şu anda da Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı’nın verileri de dünyayla eş zamanlı olarak bu tedavilerde uygulanıyor. Bunların müthiş ve etkili olduğunu söylemek çok zor. Ama hepsinin belli oranda etkisi var. Tek başlarına değil de 2’li 3’lü kombinasyonlar veriyor. Mucizevi etkileri var diyemem ama evet etkileri var ve biraz zaman geçmesi lazım.
DENEYİMLER SONUÇLARIMIZI OLUMLU ETKİLEYECEK
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ölçüde gitmesinin, vakaların gecikmesinin, bizim sonuçlarımızın diğer ülkelerden daha iyi olacağına dair benim kafamda çok ciddi bir olumlu görüş var. Onların deneyiminden faydalanmamız bizim sonuçları olumlu etkileyecek. Bizim birikimimiz de bizden sonrakiler için etkili olacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ve Çin’den çıkan veriler ışığında ABD, Amerika, Fransa’daki bilimsel kuruluşların önerileri doğrultusunda yürüyor. Şu anda Türkiye’de ilaç üretme, şu andaki salgın için pek anlamlı olmayabilir. Burada iyileşen hastaların serumunda olan antikorların mikroba karşı olan partiküllerin hastalara verilmesi üzerinde yapılan pasif bağışıklık çalışmalarla ilgili ümit veren çalışmalar var. Ama bunlar önemli bir aktör olmayacak bugün için, ileriye dönük önemli.”
ASANSÖRDE ARKANIZI DÖNÜN
Ankara İl Pandemi Kurulu’nun Ankara Valiliği’nde gerçekleşen toplantısında önemli uyarılar ve öneriler olduğunu da açıklayan Özen, “Uyulması gereken önemli tedbirler sıralandı. Ben de ‘çok basit bir önlemi de eklemeliler’ dedim. Asansörlerde herkesin birbirine arkasını çevirmesi ve yarı kapasiteyle asansöre binilmesi konusu önemli. DSÖ; ‘havada kalmıyor tamamen damlacıkla bulaşıyor’ dedi, bu çok basit ama önemli bir bilgi” ifadesini kullandı.
YERLİ AŞIYI YAPMAK F-35 KADAR ÖNEMLİ
“Şunu söylemeliyim Türkiye Cumhuriyeti’nin son 50 yılında aşı politikasını oluşturmak ve değerini anlatma konusunda H.Ü’nin nüvesi olan Çocuk Ana Bilimdalı bunun üzerine kuruldu. Aşıyla ilgili çok ciddi çalışmalar var, daha da hızlandı. Ama koronavirüsle ilgili bir aşıyı ortaya çıkarmanın bilimsel olarak 12-18 ay gibi bir ortalaması var. Halkımızı bir bilim insanı olarak yanıltamam. Bugünkü krizimiz için aşıyı çözüm olarak beklemek gerçekçi değil. Bu işe çok ciddi eğilmeliyiz. Bunun F-35’in yerli ve millisini yapmak kadar stratejik bir değeri olduğunu içselleştirmiş bir üniversiteyiz. Türkiye Sağlık Enstitüleri Birliği (TÜSEB) bakanlık ile birlikte çalışıyor. Biz de teknokentimizde 250 dönüme yakın araziyle yüzde 10 ortağımız olan Polatlı Belediyesi ile belirlediğimiz alanda yerli milli ilaç ve aşı için Sağlık Bakanlığı’yla yol yürümek için konuşmaya başlamıştık ki bu iş başladı.”
MALZEME EKSİĞİ YOK AMA EĞRİYİ BÜKMEMİZ GEREKİYOR
Özen, “Sağlık personelinde Kovid-19 var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Onlar ön safta savaşan askerler. Ne yazık ki dünyadaki örneklerde, Çin’de yüzde 20’ye varan rakamlar var. Bunlar varken H.Ü.’nde ‘böyle şeyler görmedik’ diyemem. Ama bu konuda çok ayrıntıya girmek istemiyorum. Korkutucu rakamlar yok. İnternlere de (Tıp Fakültesi 6. Sınıf öğrenciler) ihtiyacımız olabilir. Sağlık çalışanlarımız Allah korusun pozitif olur, gönüllülere ‘sizi kullanalım’ dedik. Şu an için iyi niyetle o arkadaşları cephe arkasına itelim, cephenin önünde bizler olalım diye düşündük.” Malzeme sıkıntısının olmadığını ancak ilerleyen süreçte sıkıntı olabileceğini kaydeden Rektör Özen, “En önemli konu korunma biçimi, korunma materyalleri. Bugün itibarıyla geçmiş ihaleler, stoklarla, bağışlar ve bakanlığın gönderdiği aletlerle, cerrahi maske alanında N-95 anlamında, kişisel korunma anlamında bir eksiğimiz yok. Şu anda yönettiğimiz olay yönetebileceğimiz durumda. Ama bu rüzgâr bu tarafa doğru geliyor. Bu eğriyi bükmemiz gerekiyor. Büyük fırtına gelmeye başlarsa, buralarda sıkıntı hissedebiliriz. Şu anda yoğun bakımda sıkıntımız yok ama dünyada nasıl sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Çok dikkatli olmalıyız” diye konuştu.
HACETTEPE AFET PLANI’NIN TATBİKATINI YAPMIŞTIK
“Sağlık konusunda ciddi programımız var. 150 sayfalık Hacettepe Afet Planı’nı (HAP) uygulamaya koyduk. 98 akademik ve idari personeli görevlendirdik. Onların koronavirüse yakalanma ihtimaline karşı bir 98 kişi daha şu an hazır bekliyor. Bunun tatbikatını önceden yapmıştık. HAP’ın başkanı olarak da H.Ü. Tıbbi Direktörü’nü belirledik. Şu anda hangi servislerin boşaltılacağı, hangi personelin nereye aktarılacağı sırasıyla olurken bütün bunlarla ilgili alt yapımız var. Buna hazırlıklıyız. Hastanenin bir bölümünü Kovid-19 için boşalttık ama üroloji, kalp servisi gibi diğer alanlar devam ediyor. Şu an acil olmayan hastalar dışında ameliyatları sınırlandırdık, ‘acil dışında hastalar gelmesin’ dedik.”
BİR GÜNDE 73 BİN DAKİKA DERS
Rektör Haluk Özen uzaktan eğitim süreciyle ilgili ise şöyle konuştu: “Eğitim boyutunda ise Hacettepe Uzaktan Eğitim Araştırma Merkezi’miz (HUZEM) var. 30 Mart’ta Zoom’un istatistiklerine göre bir günde 212 hoca 174 toplantı, 3 bin 576 katılımcı, 73 bin 662 dakikalık ders uygulamışız. İnşallah Kovid-19’un tüm etkileri bitince, yazın 3 sebeple güzü yaza kaydıracağız. Haziranın 15’in de veya temmuzda uzaktan eğitim veremediklerimiz için, uzaktan eğitimi hocayla birlikte pekiştirmek için, diğeri de uygulamalı eğitimler için. Yaz okulu olmayacak yaz öğretimi olacak. Tercihli bir şey olmayacak.”
HAZIRLIĞIMIZI KÖTÜ SENARYOLARA GÖRE YAPTIK
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, koronavirüs salgınının boyutlarına göre farklı eylem planları hazırladıklarını belirterek, “Ankara tedbirlere uyuyor, biz yinede hazırlığımız kötü senaryolara göre yaptık” dedi.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, Kovid-19 yönetim ekibi oluşturarak koronavirüs salgınına karşı, 3 aşamalı bir eylem planı hazırladıklarını söyledi. Üniversitenin tıp fakültesine bağlı biner yataklı İbni Sina ve Cebeci yerleşkelerinde yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranının yüzde 30 olduğunu açıklayan İbiş, “Şu anki planımız hafif-orta düzeyde yoğunluğa göre uygulanıyor” dedi. “Önceki verilere baktığımız zaman nisan ayında bu rakamların yukarı gidebileceği ortak görüş” diyen İbiş, kötü hazırlıkların olası kötü senaryolara göre tamamlandığının altını çizdi. İbiş, yürütülen aşı ve ilaç çalışmalarını, üniversiteye bağlı hastanelerdeki hazırlıkları ve salgının olası etkilerini şöyle anlattı:
YOĞUNLUĞUMUZ İLERİDE ARTABİLİR
“Hastanelerimizde Kovid-19 yönetim ekipleri oluşturduk, planları yaptık. Biner yataklı 2 hastanemiz var. 3 aşamalı eylem planlarımız var. Birincisi şu anda hafif-orta dediğimiz düzeydeki yoğunlukta hastalık trafiği. İkincisi orta düzeydeki, üçüncüsü de çok yoğun hasta trafiğine göre eylem planları yapıldı. Diğer hastalar da doğal olarak kendiliğinden yüzde 60-70 düşmüş durumda. İlerleyen süreçte yüzde 20-25’lerin altına düşeceğini düşünüyoruz. Ancak acil vakalar gelecek. İnsanlar virüs kaparım endişesiyle hastaneye gelmek istemiyor. İyi bir şey bu çünkü hasta yoğunluğu azaldı. Kovid-19 ya da şüpheli hastalar geliyor. Şu an bizim ilk etap için ayırdığımız yoğun bakım doluluk oranı yüzde 30’lar düzeyinde. Her akşam değişiyor 35-40 olabiliyor ama ilerde artabilir.
ŞÜPHELİLER DİĞER HASTALARDAN AYRIŞTIRILIYOR
Hastaneye geldiği zaman bir hasta önce ayrıştırılıyor. Kovid-19 şüphesi olan hastalar başka, diğerleri başka tarafa. Bu ayrıştırmayı klinik muayene ve hastadan aldığımız bilgiyle yapıyoruz. Oradaki hekimin tedbirlerini çok iyi alması gerekiyor. Örneğin maskeyi takmazsa bulaş için aday olabilir. Bir çalışanımıza bu yüzden bulaştı. Hastası Kovid-19 değil başka bir organ hastasıydı, sonradan öğrenildi. Muayene yaparken bulaştı. Her kısımdaki arkadaşlarımızın hijyen olarak maske takması gerekiyor. Sadece Kovid-19 değil başka bir şey de geçebilir. Hastayla direkt temas varsa potansiyel bulaşmış kişi olarak görünüyor. Onun için 5 gün bekliyoruz klinik bulguları. Ona göre test yapıyoruz. ‘Ben sağlık personeliyim gidiyim test yaptırayım’ bunun da hiçbir mantığı yok.
AŞI VE İLAÇ İÇİN UMUTLUYUM
Birçok hastalığın temelini araştıran laboratuvarlar var. Buralarda temel prensipler aşağı yukarı aynı. Antikor, yani mikroba karşı vücudun oluşturduğu antikor üzerinden gidiyorsun. Bu anlamda çalışmalar var ama zaman alacak bunlar. Aşı çalışması da ilaç çalışması da var. Ben umutluyum. Bu salgınla ilk defa karşılaşılıyor. Çin’in deneyiminden yola çıkarak fikir üretilmeye çalışılıyor. Sayılar süreç içerisinde artabilir. Artma durumuyla ilgili her ülkenin koşulu farklı. Artmada, genetik ve coğrafi faktörler, alışkanlıklar rol oynayabilir. Çin’de veya İtalya’da olanın aynısı Türkiye’de olacak diye bir koşul yok. Farklı koşullarla karşılaşabiliriz. Genelde bu durumlarda önce yükseliş sonra hafif iyileşme sonra daha düşük şiddetli tabloların olduğunu söylüyor uzmanlar.”
İTALYA VE İSPANYA GİBİ OLMAYACAĞIZ GÖRÜŞÜ AĞIRLIKLI
Yaşanan sürecin uzayabileceğini aktaran Rektör İbiş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Uzarken de toplumun büyük bir kısmı bağışıklık kazanıyor. Kimi hafif, kimi orta veya ağır şekilde geçiriyor. Bağışıklık olduktan sonra toplumda bu kadar etki yaratmıyor. Üniversitedeki ilgili birimlerin görüşleri var, eldeki verilere göre konuşuluyor. 3 hafta oldu diyelim, ilk vaka olduğunda beri. Şu anda çok kısıtlı bir veri var. Sınırlı sayıda test yapılmış durumda. Çok büyük test sayılarına ulaşıldığı zaman farklı şeylerde söylenebilir. Görüntüye bakacak olursak, İtalya ve İspanya gibi olmayacağımız yönündeki görüş ağırlıklı. Aksi düşünenler de var. Bizim elbette grafiğimiz yukarı doğru olacaktır ama oradaki kadar ağır bir sonuç olmayacaktır. Bunun birçok faktörü olduğunu söyleyen var. Alışkanlıklarımız, genetik özellikler, coğrafi özellik gibi. Bunlara artı olarak sağlık sisteminin daha iyi durumda olduğunu söyleyenler de var.”
MASKE VE ELDİVEN OLAYINI ABARTTIK
Ankaralıların tedbirlere uyduğunu belirten Rektör İbiş, “Vatandaş şu anda kurallara uyuyor. Marketlere gidiyorsunuz herkes çok özenli. Abartılar da var. Herkeste maskeler, eldivenler. Maskenin kullanılabilir olduğu alanlar var, olmayan alanlar var. Şöyle ki; arabada önünüzde şoför var, yanında veya arkada oturuyorsun. Orada herkesin maske takması gerekiyor. İkincisi kalabalık ortamdasın. Sosyal mesafeyi aşarak çalışmanı gerektiren bir durum var. O ortamlarda belki maske takılabilir. Bu maskeler basit maskeler olmalı. N-95’e gerek yok. Eldiven olayına gelince; elin tırnağın içinden bu mikrop geçmiyor. Elini veya eldiveni ağzına sokarsan virüs bulaşıyor. Dolayısıyla elini sık sık yıkadığın zaman buna da gerek yok. Maske ve eldiven olayını abarttık. Eldiven bir işe yaramaz, maskeyi sosyal mesafe korunduğu durumda takmaya gerek yok. Abartmamak lazım” ifadelerini kullandı.
FELSEFE ‘YALNIZCA KENDİ EVİNDE’ KAL
Evde kalmanın önemine dikkat çeken İbiş, “Sokağa çıkmamanın felsefesini iyi anlamalıyız. Komşuya gittin 10 kişi evde toplanacağına sokağa çık, kimseye temas etme daha iyi. ‘Evde kal’ın amacı sadece ‘kendi evinde kal.’ Önceki verilere baktığımız zaman nisan ayının yukarı gidebileceğini herkes tahmin ediyor. Şu anda vaka sayılarına baktığım zaman iki katına çıkması 4 günü buluyor. Bunun 2 gün veya bir gün olması korkunç rakamlar olur. Çok iyi değil ama çok kötü de değil. Kötü senaryoya göre hazırlık yapıp 7/24 sağlık sektörü için maske-eldiven ve diğer malzemeler için üretim yapılmalı. Marketlerin saat sınırlaması doğru değil. Bazıları sabaha kadar açık olmalı ki isteyen sabaha karşı 05.00’te gidebilmeli. Mesele kalabalık oluşturmamak” diye konuştu.
SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ DA İNSAN
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri bünyesinde sağlık çalışanlarının durumu hakkında da bilgi veren İbiş: “Cephede olan insanların (sağlık çalışanları) Kovid-19 olup, olmadığını bilemiyoruz. Pozitif kabul ederek muamele yapıyoruz. Ancak bu süreçte başka kliniklerde yatan hiçbir şikâyetle gelmeyen hastalardan bulaşmış olabilir. Kalp kriziyle geliyor hasta, o sırada bakıyorsun Kovid-19 pozitif çıkıyor. Bizim sağlık çalışanlarımız da insan. Dışarıdan hastalığı alıp da gelebilir. Bir doktorumuz bir hizmetli arkadaşımız dışarıdan almış. Bir hemşiremiz var, hastadan almış. Vahim bir rakamsal durum yok şuan. Klinik bulgusu varsa yatırıyoruz. Ama klinik bulgusu yoksa evine gönderip ‘dışarı çıkma kimseye bulaştırma’ diyoruz.”
UZAKTAN EĞİTİM ÇALIŞMAMIZ HAZIRDI
Ankara Üniversitesi’nde yürütülen uzaktan eğitim sürecine de değinen Rektör Erkan İbiş, “Başarılı gidiyor. Hem sanal sınıflar var. Hemde öğrenciler kayıtları tekrar tekrar izleyebiliyor. Bunun kriz masası hemen kuruldu. Uzaktan eğitimlerle ilgili önceden beri çalışmamız var. Üniversitenin paydaşlarının memnuniyetiyle gidiyor” dedi.
Paylaş