Bütün başkanlar aynı kefede

* 2 bin kişilik bir anket yaptırdık. Spesifik sorular sorduk. “İlçe belediyesinden memnun musunuz?” diye soruyoruz bakıyoruz ki Büyükşehir ile ilgili hususları da oraya yazıyor. Büyükşehir ile ilgili bir şey sorduğumuzda ilçe belediyesinin sorumluluğundaki konuları da değerlendiriyor.
* Mesela çöpleri ilçe belediyesi topluyor, vatandaş bunu ilçe belediyesinin yaptığını fark edemeyebiliyor. Ulaşımla ilgili vatandaş sosyal medyadan fotoğraf göndermiş mesela, insanlar kalabalık bekliyor, üzerinde baktığınız zaman Büyükşehir Belediyesi EGO yazıyor, “Başkanım bu otobüsün hali ne?” “Niye daha sık vermiyorsunuz” filan yazıyor. Çektiği fotoğrafın üzerinde yazıyor aslında ama sonuçta fark etmiyor bizi de sorumlu tutuyor, Büyükşehir’i de sorumlu tutuyor.

VATANDAŞIN AYRIMI YOK

* Vatandaşın kafasında ayrım olmadığını görüyorum. Ankette de ortaya çıkmış durumda. Caddelerin kaldırım ve asfaltı Büyükşehir’de, sokaklar ilçe belediyesinin, bunun farkında olmadığını görüyoruz. İlçe-Büyükşehir ayrımı yapmayınca vatandaş eksiyse eksiyi yazıyor, artıysa artıyı yazıyor.
* Bütün belediye başkanları aynı kefenin içerisinde, bunun bilincinde olarak herkesin sorumluluğunu, vazifesini iyi bir şekilde yapması lazım. Aksi takdirde fatura ortak kesilecek. Hep beraber başarılı olunması lazım.

“UZLAŞACAĞIZ KARDEŞİM”

Altındağ anketinin sonucu aklıma geçtiğimiz günlerde gazetemizi ziyaretinde Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın sözlerini getirdi. Yaşar’ın değerlendirmelerini hatırlayalım: “Halk öyle bir karar vermiş ki sandıktan sonra yanlıştır, doğrudur tartışılmasının gereği yoktur. Meclis’i başka partiden belediye başkanını başka partiden seçmesi bana göre ülkenin şansıdır. Bu, Ankara için bir fırsattır. ‘Ahmet benim partilim bunu böyle yapalım, Mehmet o partiden şöyle yapalım’ bunların devri geçti. Eskisi gibi herkesin istediğini yapacak bir gücü yok, ne muhalefetin ne iktidarın var. Onun için ABB Meclisi’ndeki kararlar daha doğru çıkacak, halk yararına olacak. Meclis’e de Büyükşehir’e de sesleniyorum; uzlaşacağız kardeşim, başka çaremiz yok.”

* * *

Anket sonuçları da, birisi AK Partili birisi CHP’li belediye başkanlarının yorumları da aynı noktayı gösteriyor. Eleştiri elbette olacak, olmalı da. Ancak temeli olmayan, sadece siyaset tabanlı kavgayı vatandaş istemiyor, tepki gösteriyor. Bu dönemin kodu açık, işbirliği ve uzlaşı...

İMARLA İLGİLİ CEZA ARTMALI

GEREKİYORSA BAŞKANLARI HAPSE ATACAKSINIZ

Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, KON TV’de Sinan Burhan’ın konuğuydu. Sabah Ankara Yayın Yönetmeni Osman Altınışık’la birlikte katıldığımız programda Altınok Türkiye’de son yılların en çok tartışma konusu olan imar düzenlemeleriyle ilgili çok sert yorumlarda bulundu.
Altınok’un sözlerini buraya da not düşeyim dedim:
* Buradaki imar planlarını Alman’a, Fransız’a anlatamazsınız. Aynı bölgede 1 yoğunluk da var, 5 kat yoğunluk da var. Yeşil alan yok, sosyal tesis yok, böyle planlama olmaz.
* İmar planlarında mahkeme kararlarının daha keskin olması lazım. Yürütmeyi durdurma kararı varsa yıkım olması lazım. ‘İnşaatın belli bölümü tamamlandı, yıkılmaz’ diye karar olmamalı.
* İmar planlarıyla ilgili belediye başkanlarına verilen cezayı ağırlaştıracaksınız, gerekiyorsa hapse atacaksınız. Bunu yapın bakalım şehrin geleceğini karartabiliyorlar mı?



BELEDİYELERDEKİ SALTANAT KALKMALI

* Bütün sahillerimiz beton yığını, bu tamamen rant planlarıdır, katliamı yapanlar yeri gelince ‘bir ağaç’ diyor binlerce ağacı yeşil alanları katlediyor. Bunu önlemek lazım.
* Mevcut kanunda büyükşehir belediyelerini imparator yaptık. Resmen saltanat var, kaldırılması lazım. İlçe belediyeleri güçlendirilmeli.
* Belediye Kanunu’nun değişmesi lazım. Belediye başkanlarını daha hesap verebilir hale getirmeliyiz.
* Yeni bir düzenlemeyle belediyenin bilançosuna bakılmalı, yapamayanı görevden alıp afişe etmek lazım. Kamuyu milyonlarca zarara uğratıyorsun, bir bedel ödemiyorsun.
* Belediyecilikte finans yönetimi, insan yönetimi çok önemli. Belediye başkanları gününü değil geleceği yönetmeli.

İKİSİ DE DOKTORALI

Yerel yönetimler muhabirimiz Murat Yılmaz’ın sosyal medyada bir fotoğraf dikkatini çekmiş.
Fotoğraf Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ ve Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in MHP Lideri Devlet Bahçeli ziyaretinden.
Bu gibi ziyaretlerde genelde tablo ya da Türk kültürüne atıfta bulunan eserler takdim edilirken bu kez kalem olması dikkat çekiyor.
Sebebine gelince...
2017 kongresinde İl Başkanı seçilen Baştuğ eğitim hayatını sürdürmeye devam ediyor ve Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü’ndeki doktorasını tamamlıyor, mezuniyet sonrası MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi ziyaret ediyor.
Fotoğrafta yer alan Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş de Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve İnkılap Tarihi’nden doktoralı.
Siyasetin genç aktörlerinin eğitimi bir kenara bırakmadan görevlerini sürdürmesi, kuşkusuz ‘çok güzel hareket’ kategorisinde.



“İSTİFANAME”NİN PERDE ARKASI

Büyükşehir Belediyesi’nde bir istifa mektubu internet ortamında dolaşımdaydı. Noter kanalıyla yapılan istifa metni, belediye şirketlerinden BELKA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Sarı’ya ait.
İstifa metnindeki, “Kendime olan saygımı kaybetmemek için” cümlesi ise hayli dikkat çekici.
Sarı’nın uzun yıllardır Mansur Yavaş’ın ‘yol arkadaşı’ olması ise bu cümleyi daha önemli hale getirdiğinden, ‘nedir ne değildir’ diye bir baktım.

* * *

Akla ilk gelen, “Bu cümlenin muhatabı Yavaş mı?” sorusu. Sarı’nın ‘istifanamesindeki’ bu ifadenin muhatabı çalışma arkadaşlarından birinin başka bir birime yapılan görevlendirilmesi. Sarı çevresine, “Bu konunun başkanla hiç bir alakası olamaz, zaten onu zora sokacak bir tavra giremem. 2020 yılında çok önemli projelere başlama aşamasında gece gündüz uyum içinde çalışan bu ekipten birinin ayrılmasını kabullenemediğim için istifa ettim” açıklamasını yapmış.
Her ne kadar istifa tek taraflı bir mekanizma olsa da, Sarı’nın istifasını Yavaş’ın işleme koymadığı bilgisi de kulağıma gelenler arasında.