Paylaş
İlki: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kentin ekonomik açıdan geleceği olarak gösterilen fuar alanının Akyurt’a yapılamayacağını açıkladı. Her ne kadar Akyurt’a arsa yatırımı yapanlar memnun olmasa da bu işi bilenlere göre isabetli bir karar. 16 Kasım’da bu köşede yer vermiştim, dünyadaki başarılı örneklerin çoğunda fuar alanı ile havaalanı ayrı uçlarda. Böylelikle fuar için gelenler kenti gezmiş ve ekonomik katkı yapmış olacak.
İkincisi: Göreve geldiği günden bu yana Melih Gökçek’le özdeşleşen konularda aksi yönde hareket eden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın Ankapark’la ilgili açıklaması. Tuna, “Taşınmayacak, yıkılmayacak” dese de yol haritasını henüz açıklamış değil.
Üçüncüsü: Cumhuriyet Kulesi... Siyasi çekişmenin sembolü gibiydi, öylece duruyordu. Referandum yapıldı, “Yıkılmasın” kararı çıktı. Şimdi yeni bir süreç başlıyor.
* * *
Bu 3 önemli konuda merak edilen 3 soruyla ilgili edindiğim bilgileri sıralıyorum:
1- Fuar alanı nereye yapılcak?
Ankara, arsa spekülasyonlarının en çok yapıldığı kentlerden. Yeri belli olan/olmayan her proje daha fikir aşamasındayken bile arsa spekülatörlerinin radarına giriyor. Fuar alanının yeni yeri için de böyle bir tehlike var.
Konunun lokomotifi olan Ankara Ticaret Odası yönetimine göre fuar alan ulaşım sıkıntısı olmayan bir yere yapılmalı. Kent merkezinden çok uzakta olmamalı ve metro bağlantısı olmalı. En önemli alternatifler arasında taşınması gündemde olan AŞTİ ve yeniden düzenlenmesi gündemde olan Atatürk Kültür Merkezi(AKM) bulunuyor. Etimesgut’taki Şeker Fabrikası arazisi de alternatifler arasında.
2 - Ankapark ne olacak?
Ankapark’ı kaldırmak öyle fıskiyeyi, dinozoru, laleyi kaldırmaya benzemez. Hem ekonomik hem de siyasi faturası çıkar. Bu yüzden de Başkan Mustafa Tuna temkinli konuşuyor. Konu Cumhurbaşkanlığı ekibinin de gündeminde. Yurt içi ve yurt dışından park işletmecileriyle temas kuruluyor, bir yandan da geçmişte yapılanlarla ilgili incelemeler sürüyor. Olağanüstü bir şey olmazsa Ankapark bir şekilde seçim öncesine yetiştirilmeye çalışılacak.
3 - Cumhuriyet Kulesi nasıl yenilenecek?
Melih Gökçek-Turgut Altınok çekişmesinin sembolü kulede nihayet orta yol bulundu. Buradan iyi dersler çıkarılmalı, iki isim de(Gökçek ve Altınok) yok ama ortada milyonlar harcanmış atıl bir kule var. Büyükşehir Belediyesi de ilçe belediyeleri de fantastik projelerden uzak durmalı. Kendi görev süresi içinde bitirebileceği işlere başlamalı. Belediye Başkanı Mustafa Ak’ın önünde şimdi yeni bir süreç var, seçildikten sonra elinde bulduğu kuleyi yapma zamanı. Planı iptal edilen kule için yeni bir plan yapılacak, Büyükşehir’e gönderilecek. Önünde 3 aylık yasal bir süre var. Bu süreçte özel sektörle temaslar kurulması, yap-işlet-devret modeliyle kamuya yük olmadan bir çözüm aranması gündemde.
SAHİ MUHALEFET NE YAPIYOR?
Sanki Gökçek’in istifa süreci hiç yaşanmadı, hatta yerel seçim yeni yapıldı ve yeni bir dönem başladı. Ankara’da muhalefetin böyle bir tavrı var. Sürecin hiç bir yerinde yoklar.
Mustafa Tuna’nın açıklamaları kamuoyunda karşılık bulmuş olabilir, tamam.
Muhalefetin, -özellikle de CHP’nin- yıllardır eleştirdiği konularla ilgili düzenlemeler yapılıyor olabilir, tamam.
CHP’nin de, MHP’nin de, yeni kurulmuş olmasına rağmen İyi Parti’nin de önünde (eğer seçim takviminde bir değişiklik olmazsa) hayati bir yerel seçim var.
Karşılarında bu seçimin önemini bildiği için risk alarak belediye başkanlarını değiştiren bir iktidar var.
Eğer muhalefet sadece genel siyasete kilitlenir, ‘Durun bakalım ittifaklar nasıl olacak’ bekleyişine girerse baştan kaybeder. En azından yönetmediği ilçelerden yola çıkmak bile mesafe almaktır.
EMSALSİZ BAŞKENT MÜMKÜN MÜ?
Mustafa Tuna’nın gazetemize ziyaretinde yaptığı “Emsal artışı yok, öldü. Allah rahmet eylesin. Kentsel dönüşümler olabilir. Kamuya ve okullara ihtiyaç olabiliyor, onlara tamam” açıklaması çok konuşuldu.
Atılım Üniversitesi’nden Şehir Plancısı Doç. Dr. Zafer Şahin bu konuda bazı önlemler alınması gerektiği görüşünde. Şöyle sıralıyor:
* Son otuz yılda Başkent Ankara’da on bini aşkın imar planı değişikliği yapıldı. Bunların önemli bir kısmı bazı bölgelerde ya da ada düzeyinde yapı yoğunluğu artışı getirdi. Bazılarına dava açılmış olsa da çoğunluğu gerçekleşti. Gerçekleşenler açılan davalarda alınan kararlarla birlikte karmaşık bir hukuki probleme dönüştü.
* Bu karmaşık hukuki problem hukukta “müktesep hak” olarak adlandırılan halk arasında da “ona emsal verdiniz bana da verin” olarak telaffuz edilen emsal artışlarının mahkeme ile alınması süreçlerine sebep oldu. Belediye emsal artışı yapmasa bile yapılmış olanlar vatandaş için mahkemelerde örnek teşkil edilebiliyor.
ÖYLE GÖKDELENLER YAPILDI Kİ...
* Mahkemeler konuya fırsat eşitliği ve hak adaleti açısından bakma eğiliminde. Bu sebeple kentsel dönüşüm projelerinde, yeni yapılaşma alanlarında daha önce emsal artışı getirildiyse bu hakların aynı bölgede yer alan başka vatandaşlar tarafından da talep edilmesi söz konusu.
* Özellikle Çayyolu, Yaşamkent, Alacaatlı, İncek gibi yerlerde öyle emsal artışları yapıldı ve öyle gökdelenler yapıldı ki, bu bölgelerde bulunan vatandaşların da aynı hakları talep etmemesi imkansız denecek kadar zor.
* Öncelikle Ankara Çevre Düzeni Planı’ndaki aşırı emsal artışı öngörülmüş bölgeler için emsaller teknik olarak olması gereken düzeye çekilmeli.
BAZILARI MAĞDUR BAZILARI ZENGİN
* Ayrıca, kentin gelişme alanında emsaller çağdaş şehircilik emsal düzeylerine çekildikten sonra imar uygulamalarında adaleti sağlayacak şekilde önlemler alınmalı. Bazı vatandaşları mağdur, bazılarını zengin eden imar uygulama anlayışından vazgeçilmeli.
* Ankara’nın tümü için havalanma koridorları, kentsel siluet düşünülerek meslek odalarının da katılımı sağlanarak yükseklik ve yapı yoğunluğu yani emsal sınırları belirlenmeli. Her ilçeye özel ve kentin bütününü kapsayan emsal sınırları ortaya konmalı. Bu sınırlar tüm Ankaralılara ilan edilmeli. Bu sınırların delinmemesi için Belediye Meclisi’nde ilke kararları alınmalı.
Paylaş