Paylaş
Yani artık Türkiye küresel oyuncular arasında ve küresel oyuncularla rekabet halinde. Bu da Türkiye’ye yönelen ilginin artmasına neden oluyor. Bunun net örneklerini de rahatlıkla görebiliyoruz. Uluslararası yatırım bankaları artık Türkiye ile ilgili olarak düzenli incelemeler yapıyor, araştırma raporları hazırlıyor. Bugün, Türki ekonomisinde neler olduğu içerden yazmak yerine bu raporlarda Türkiye için neler söylenmiş onları aktaralım istedik.
Küresel oyuncuların Türkiye ekonomisine bakışlarında ortaklaşa en önemli veri Türkiye'nin 2003 yılında uyguladığı sıkı ekonomi politikasından taviz vermemesinin yarattığı olumlu hava.
Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler, avrupa birliği üyelik süreci, küresel terörizm ve bunun Türkiye üzerindeki etkileri Türki lirasının dolar karşısında bir ilki gerçekleştirerek 2003 tamamında değer kazanması ve tabii ki ihracat sektörünün 2003 yılındaki performansı ve 2004 yılına ilişkin beklentiler diğer başlıkları oluşturuyor.
Önce credıt Suısse First Boston'un son Türkiye analizi ile başlayalım.
CSFB, 18 aralık tarihli raporunda hükümetin sıkı mali politikalarına bağlılığının, özellikle enflasyon düşüşü, kur değerlenmesi, ve faiz düşüşü gibi sonuçları açığa çıktıktan sonra, çok cesaret verici olduğu belirtiliyor. Ancak 2004 yılında iddialı faiz dışı fazla hedeflerinin tutturulması için kamu sektörü reform gündeminin hızla uygulanmasının anahtar olduğunun altı çiziliyor
Aynı raporda, 28 Mart yerel seçimleri öncesinde hükümetin popülist politikalarının artırma eğiliminde olduğuna dikkat çekiliyor. Buna delil olarak da son günlerin en önemli tartışmalarından biri olan hükümetin asgari ücreti yüzde 55 artırma yönündeki isteği gösteriliyor.
Ancak sonraki aylarda mali disiplinin devam edeceği bekleniyor ve terörist saldırıların ardından Türkiye'nin dış dengelerinin olumsuz etkilendiği ve mali disiplinin öneminin arttığı savunuluyor.
Türkiye ve amerika ilişkilerinin terörizme karşı işbirliği çerçevesinde güçleneceği, ve bunun 8,5 milyar dolarlık finansman paketine ilişkin belirsizliklerin kalkmasına yardım edeceği belirtiliyor.
2004 yılında ekonomik büyümenin, Türk lirasının güçlü konumuna rağmen ihracat büyümesiyle sağlanacağını savunuyor.
Bir başka küresel oyuncu olan Merrıll Lynch, ise 16 aralık tarihli raporunda, Türkiye'nin mevcut ekonomik ve politik dengelerinin çok daha sağlıklı olduğu belirtilirken; orta vadede Türk lirasının güçlü konumunu sürdürülebilmesinin hükümetin yapısal reformları uygulamaya devam etmesi, avrupa birligine giriş yolunda daha fazla yol kat edilmesi, ve sıkı mali ve para politikalarıyla iç talebin sabit tutulmasına bağlı olduğu kaydedilmiş.
Türk lirası üzerindeki en büyük riskin mart 2004 seçimleri sürecinde mali politikalarda gevşeme olduğu söylendi. Mali politikalarda bir değişmenin iç talebi tetikleyeceği ve cari işlemler dengesnde daha fazla bir bozulmaya yol açacagının altı çiziliyor.
Bunların ışığında, Merrıll Lynch türk lirası yatırımların hala çekici olduğu ancak 2004 yılında daha riskli hale geldiği, ayrıca bileşik bazda yüzde 29,6 olan merkez bankası faizlerinin merkez bankası'nın hedefi olan yüzde 12 lik değerleme oranının hala çok üzerinde olduğu vurgulandı.
ABN Amro ise 19 aralık tarihli haftalık raporunda, altıncı gözden geçirmenin tamamlanmasıyla beraber gözlerin 2004 mali politikalarına ve merkez bankasının yapacağı faiz indirimine çevrildiğini söylüyor.
Merkez Bankası'nın faiz oranlarını IMF İcra Kurulu toplantısından hemen sonra düşürmemesi durumunda, 2004 yılı bütçesinini onaylanması ve 2003 yılı enflasyon oranlarına ulaşılması gibi başarıların ocak ayı başlarında merkez bankasına faizler indirmek için yeterli olacağını belirtiyor.
ABN Amro, 2004 yılında faiz oranlarındaki indirim sürecinin bir miktar yavaşlayacağını, ancak 3 ayrı adımda 6 puanlık bir indirim beklediklerini söylüyor.
Politik açıdan ise, yeni hükümetin kurulmasını bekleyen piyasalarda ana madde kuzey kıbrıs olmaya devam ediyor. ABN Amro, olası bir yeni seçimin türkiye'nin ab'ye girişine yardımcı olmayacagını savunuyor. Son dönemde kuzey kısrıs Türk cumhuriyeti cumhurbaşkanı denktaş'ın müzakereciliği yeni kurulacak hükümete bırakacağını söylemesine karşılık, adanın birleşmesine giden yolun ankara'dan geçtiği vurgulanıyor.
Citigroup'un aralık ayı başında yayınladığı küresel 2004 görünümü raporunda ise, görece yüksek faiz ve makroekonomik dengelerdeki gelişmeler sonucu 2004 yılında gelişmekte olan piyasalara fon akışlarından en çok türkiyenin kazanç saglayacagı belirtiliyor.
Son yaşanan terörist saldırılar sonucu ortaya çıkacak atmosfer yatırımcılar tarafından politik riskin artması olarak algılanabilir. Ayrıca raporda bazı ilişlararıs yatırımcıların yeni saldırılar olabileceği endişesi ile türkiye riskini azlatmak isteyebileceği de vurgulanıyor.
Buna rağmen Türkiye faiz indirimi döngüsünü henüz sona erdirmediği için de özellikle hazine kağıtlarının getirisinin 2004 yılında da yatırımcıyı cezbetmeye devam edeceği ve 2004 yılında merkez bankasının 6 ila 8 puan arasında bir kotasyon indirimine gitmesinin muhtemel olduğunun altı çiziliyor.
2004 yılında düşük faiz oranlarının ekonomik büyümenin sürdürülmesine yardım etmesini bekliyor. Türk lirasının değerli olmasına karşılık cari işlemler dengesinde büyük bir sorun beklenmiyor.
Ancak başta IMF olmak üzere uluslararası kuruluşlara yapılacak yüklü ödemeler üzerinde soru işaretleri var. Dezenflasyon sürecinin devamı nedeniyle faiz indrimlerinin devam etmesi bekleniyor.
Paylaş