Sakin olmak gerek

...Her alanda üstelik. Çünkü borsa yatırımcısı için sinir bozucu bir döneme giriyoruz. Sahte bahara aldanmayın, dikkatli düşünün.

Haberin Devamı

Bu yılın ilk haftasından borsa adına çok fazla şey ummak doğru olmaz diye düşünüyorduk ama işler biraz değişti. “Piyasayı etkileyebilecek olan yatırımcıların önemli bir kısmı tatile gittti. Haftasonuna kadar da dönmezler. Haftanın son iki günün de aynı rehavetle geçer” diye düşünüyorduk. Yanılmışız.

İki tane çok önemli haberle başladık haftaya. Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerini onaylayınca Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği, dolayısıyla da başbakanlık yolu açılmış oldu.  Tahmin ettiğimiz gibi (seçim sonrası yazılarıma bakabilirsiniz) 2003 yılında RTE’nin başbakan olduğunu göreceğiz. Bu da AKP hükümetinin seçimlerden bu yana çizdiği kararsız, dağınık yapının önemli ölçüde ortadan kalkması anlamına gelecek.

Takımı yeniden topluyoruz

Bunun yanısıra Bozüyük Zirvesi’nin ilk meyvesini de toplamaya başladık. Çukurova Grubu’nun Yapı Kredi Bankası’na olan borçları İstanbul Yaklaşımı kapsamına alındı. Böyle olunca da bankacılık sektörünün önündeki engellerden biri daha ortadan kalkma aşamasına girdi.

Haberin Devamı

Şimdi dört gözle Halis Toprak’ın ne zaman kurtarılacağını bekliyoruz. Zaten geçen hafta da Kamuran Çörtük 660 trilyonluk dev kurtarma operasyonu ile aramıza geri döneceğinin işaretini vermişti hatırlarsınız. Eksikler teker teker tamamlanıyor ve eğlenceli günler yeniden başlama sinyallerini ufak ufak göndermeye başlıyor.

Borsa paraya bakar

Bu iki haberin borsa üzerindeki etkisini gayet net biçimde gördük. İMKB 100 endeksi 10.600 puan seviyesinin üzerine çıktı, işlem hacmi geçen üç haftanın günlük ortalamasının üzerine tek seansta çıkmayı başardı.

Ama tabii ki bu genel bir trend değişimi değil, sadece gelen iki olumlu haberin piyasaya yaptığı sınırlı etki. Çünkü önümüzde daha enflasyon rakamları, IMF ile yapılacak olan dördüncü gözden geçirme ve 26 Ocak’ta BM silah denetçilerinin Irak’tan ayrılmasından sonra yapılacağı belirtilen ABD operasyonu var. Bu sorunlar, başta da Irak savaşı sona ermeden borsadan çok şey beklemeye gelmez.

Kurtarma Yaklaşımları

Borsa bir olayın ya da gelişmenin ne kadar “moral” olduğu ile ilgilenmiyor gördüğünüz üzere. Sadece o olayın ekonomi ve şirketler üzerindeki etkisinin ne olacağına bakıyor.
Örneğin: Bir holding, Bankacılık Yasası’na aykırı bir şekilde kendi grubuna ait bankadan kredi kullanıyor. Üstelik bu krediler bankanın kaldırabileceğinin kat kat üzerine çıkıyor.

Haberin Devamı

Üstelik bunu gruba ait her iki bankada da yapıyor. Bu çerçevede batak miktarının 5.2 milyar dolar olduğu bizzat grup yetkilileri tarafından ifade ediliyor. arkasından bu kanuna aykırı işlemler nedeniyle Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, bankalardan birini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na dvrederken diğerinin de yönetimini devralıyor.

Bu arada başka bir kanalda kriz nedeniyle zora düşen ve ödeme güçlüğü içerisine giren şirketleri yeniden ekonomiye kazandırmak ve üretim yapar hale getirmek için İstanbul Yaklaşımı diye bilinen bir sistem uygulanıyor.
Yukarda bahsedilen grup, yaptığı kanunsuz işlemlere rağmen, başlangıçta iyi niyetle oluşturulan ve zora düşmüş şirketleri ekonomiye kazandırmayı hedefleyen bu yapılanmanın kapsamına alınıyor.

Haberin Devamı

Zora düşmediği, bizzat kendi patronu tarafından soyulduğu halde... (Kısacası, hakikaten ekonomiye kazandırılan şirketlerle “kurtarılan” şirketler için harcanan paralar kıyaslandığı vakit İstanbul Yaklaşımı’nın Kurtarma Yaklaşımı haline gelmiş olması benim içimi acıtıyor. Niye mi? Benim paramı yiyorlar da o yüzden.)

Örnekte olduğu gibi durumun ahlakla uzlaşır yanı yok. Ama borsa için hiç sorun değil çünkü bu grup şirketlerinin hisse senetlerine sahip olanlar duruma sadece para açısından baktığı için, mevzubahis banka hisseleri birinci seansta tavan yaptı, üstelik toplam işlem hacminin yüzde 20’si gibi dev bir işlem hacmi ile.
Yani...

Yazarın Tüm Yazıları