Para limanını ararken

devrilen bir atın,
sırtından inip,
şahlanan bir atın
sırtına biniyor kayık.
çıkıyor kayık,
iniyor kayık.
çık...
in..
çık...

Tamam farkındayım Nazım Hikmet’in muhteşem “Bahr-i Hazer” şiirinden borsa ile ilgili bir yazıda kullanmak için alıntı yapmak çok ayıp ama n’apalım, durumumuzu gayet net ifade ediyor bu şiir.

Sermaye ve para piyasaları azgın bir okyanusun ortasında, üstelik patlamak üzere olan bir fırtınanın hemen kıyısında, motorları bozulmuş ve acemi bir kaptan tarafından idare edilmeye çalışılan bir gemideki yolcular gibi. Gemi bir türlü limana yanaşamıyor, kaptan gereken kararları veremiyor, verse bile zaten motorlardaki arıza giderilememiş... Bazen bir dalganın tepesine binip yükseliyor sonra başka bir dalga ile karanlık suların seviyesine iniyor.

Kaptan acil karar vermek zorunda. Yoksa limana girmek imkansız hale gelecek ve fırtınanın ortasında kalacağız. O zaman da, bırakın kurtarmayı, geminin ve yolcularının hayatlarından endişe etmek için bile yeterince vaktimiz olamayak.

Top hükümette, borsa da hükümeti bekliyor. IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger Türkiye’deki temaslarını tamamlayıp piyasaların beklediği açıklamasını yaptı. Ama açıklama bizim tahmin ettiğimizden biraz daha sert mesajlar içeriyor. Bu mesajlar satır aralarına gizlenmiş ve gayet diplomatik bir dille ifade edilmiş ama yine de gerektiği kadar açık ve sert...

“Sözler yeterli değil, yapın da görelim” diyor Krueger. Bunun neden sert bir açıklama oldğunu düşünüyorum biliyor musunuz. İki endişem var. Birinçisi, 57. hükümet döneminde neredeyse hiç görmedik ama ondan önceki hükümetler döneminde iktidarlar IMF’ye “şunu yapacağız, bunu yapacağız” diye söz verir, ardından da hasır altından iş çevirmeye kalkardı. Sanki şimdi de AKP hükümetinde böyle bir hava sezer gibiyim. SSK ve Bağ-Kur emeklileri zammı olmasaydı belki böyle düşünmezdim ama... ikinci olarak da 57. hükümet döneminde işlerin en sıkıntılı olduğu dönemlerde bile IMF önce gerekli uyarıları yapar ama ardından mutlaka hükümete ve programa tam desteklerini dünyaya kararlı bir dille ifade ederlerdi.

Bu son açıklamanın hükümete destek anlamında daha zayıf olduğu da aşikar. Şimdi bir de Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Johannes Linn’in ne diyeceğini göreceğiz. Çok büyük olasılıkla Linn de Krueger’inkine benzer bir açıklama ile ayrılacak Türkiye’den ve biz de bu sefer hala ne zaman yapılacağı netleşmeyen dördüncü gözden geçirme toplantısı için Juha Kahkonnen başkanlığındaki IMF heyetini beklemeye başlayacağız.

Anne Krueger dördüncü gözden geçirmenin yapılabilmesi için hükümetin somut adımlar atması gerektiğini istedi. Yani top artık hükümette. Eğer geçen haftalardaki açıklamalarda izlediğimiz kararlılık uygulamaya da yansırsa dördüncü gözden geçirme bir an önce yapılabilecek. Böylelikle çok kritik bir ortamda, yani savaşın eşiğinde dünyaya “Türkiye’de işler yolunda” mesajı verilmiş olacak. Ayrıca yine aynı sıcak atmosferde 1.6 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılması da yine dünyaya verilmiş gayet güzel istikrar mesajı olacak.

Ama eğer hükümet daha önceki tavrını sürdürür ve ayak sürür bir üslupla yapılması gerekenlere yaklaşırsa korkarım gözden geçirme Irak’ta sıcak çatışmaların başlamasına yakın, hatta eş zamanlı olarak yapılmak zorunda olacak ve o zaman da isterlerse “Türkiye’de durum süper” mesajı versinler yine de hiç bir işe yaramayacak.

Dalgalar arasında bir inip bir çıkmaya şimdilik devam ediyoruz. Ama fırtına yakın. Borsada 10.000-10.500 puan aralığındaki seyir devam ediyor. Ama uzun sürmeyecek. Bu aralar okuyucularımız bu süreçte en iyi yatırım alternatifinin ne olacağını soruyor. Bu sorunun yanıtı yatırım vadesi ve risk algılamanızla yakından ilişkili.

Eğer “şu sıkıntılar bitene kadar güvenli limanda kalayım, öyle ahım şahım bir getiriye de ihtiyacım yok” diyorsanız euro hala iyi bir yatırım seçeneği olarak görülüyor. Ama eğer hükümetin ayağındaki topu iyi kullanacağını ve kısa zamanda uygulamaya yönelik adımlar atabileceğini düşünüyorsanız B Tipi Tahvil bono fonu iyi bir tercih olabilir.

Borsa yatırımcısı açısından bakıldığında ise hisse senedinden uzak durup likitte kalmak en iyi çözüm olarak görülüyor. Tamam fiyatlar ucuz ama risk çok büyük. Ben kendi adıma bu riski almazdım.

Budur söyleyeceğimiz...