Paylaş
Kurtuluşunuz yok size de anlatacağım ama okuyorken bunun bir ekonomi yazısı değil, mesela ABD kökenli bir pembe dizi olduğunu düşünün. Binlerce bölümlük, kimin eli kimin cebindenin; kim, neyi, niye yaptının belli olmadığı; herkesin herkese düşman olabileceği ve herkesin herkesle suç ortağı olduğu bir pembe dizi.
Hikayeyi anlatmadan önce her usta hikayecinin yaptığı gibi dönemin şartlarını ve gelişmeleri tanımlamak gerekiyor elbette. Şimdi dün pembe dizimizde (isterseniz dünya piyasaları diye okuyun) neler olmuş bir bakalım. Ardından tarihi, sonra yaşanmakta olanları inceleyelim. Ortaya inanılmaz garip bir manzara çıkıyor.
DÜN NELER OLDU?
·Wall Street yüzde 1.56 oranında değer yitirdi. Bu düşüşle de 25 Eylül 2001'den bu yana gördüğü en düşük seviyelere gerilemiş oldu. Wall Street'in Mayıs başından bu yana sürekli değer yitirmesinin en önemli nedeni olarak da bir kaç neden gösteriliyor. Bunların başında
·ABD'den başlayıp Avrupa'ya sıçrayan şirket ve muhasebe skandalları
·ABD ekonomisinin güçlülüğüne yönelik yatırımcı endişelerinin geldiği belirtiliyor
·ABD Borsalarında yaşanılan düşüşün etkisi ile Asya borsalarının neredeyse tamamı değer yitirdi. Hong Kong Borsası yüzde 1, Tokyo Borsası yüzde 2.88, Singapur Borsası yüzde 1.2, Tayvan yüzde 1.36 ve Avustralya Borsası yüzde 1.25 oranında geriledi.
·Avrupa ortak para birimi euro, dolar karşısında son 2.5 yılın en yüksek seviyesi olan 1.02'ye kadar değer kazandı. Dolar Japon yeni karşısında da nisan başında 133 yen seviyesinden işlem görürken dün 115 cente kadar indi.
·Euro'nun dolar karşısındaki değer artışı yatırımcıların altın ve diğer kıymetli metallere ilgisini artırdı. 4 Temmuz'da onsu 310 dolar olan atının fiyatı 319 dolara çıktı.
ESKİ BİR HİKAYE YENİ KAHRAMAN: EURO
Bu düşüş ve tersine dönüş hikayeleri sadece bugünün değil aslında son bir kaç yılın genel karakteri konumunda. Artık herkes küresel kapitalizmin krizinden söz ediyor. Bu bağlamda baktığımızda yaşanılan kriz sürecinin başlangıcını 1997 Asya Krizi, hatta 1995 Meksika Krizine kadar rahatlıkla götürebiliyoruz.
Yukarda sıraladığım gelişmelerden hangisini derinlemesine incelemek üzere ele alırsak alalım karşımıza yaklaşık aynı sistematik çıkacak. Bir kaç adım sonra geldiğimiz yer yine küresel kapitalizmin krizi ile tanımlanmak durumunda yani.
Son günlerin gözde konusu olduğu için biz Euro'nun Dolar karşısındaki değer artışına incelemeye alalım. Tüm dünyadaki analistlerin paylaştığı genel kanı Euro'nun değer artışında AB ekonomilerinin güçlülüğü değil tam tersine ABD'nin yaşadığı sıkıntılar etkili. Yani cümleyi "Euro'nun Dolar karşısındaki değer artışı" şeklinde değil, "Dolar'ın Euro karşısındaki değer kaybı olarak tanımlamamız gerek.
ABD'DE DURUM NE?
Bugüne dek para-sermaye piyasaları arasındaki ilişki tanımlanırken "Wall Street yükselir, dolar da onu takip eder" denilirdi. Ama bu hafta tersi gerçekleşti. Dolar, Euro karşısında değer yitirince Wall Street hisseleri de değer yitirmeye başladı.
Geçtiğimiz son 20 yıl içinde dolar, elinde diğer ABD aktiflerini tutan yaırımcılara kıyasla yüksek faiz oranları nedeniyle daha çok getiri sağladı. Bu yılın Mayıs ayında ise şirket yolsuzlukları nedeniyle hisse senetleri değer yitirmeye başlayınca dolarda da bir geri dönüş yaşandı. Fakat şimdi dolar geminin dümenini ele geçirmiş durumda ve diğer piyasalar da onu izlemeye başladı.Önümüzdeki günlerde de bu durumun devam etmesi bekleniyor.
BÜTÇE VE SERMAYE
ABD bugüne dek bütçe açığını yabancı sermaye akışı ile kapatmayı başarmıştı. Ama örneğin geçen yıl Reuters tarafından çeşitli ülkelerdeki fon yöneticileri ile yapılan bir ankette portföylerdeki Wall Street hisselerinin dolar ve ABD ekonomisindeki yavaşlamaya bağlı olarak azaltıldığını ortaya koydu.
Yani yatırımcı ABD'den kaçmaya başladı. Böyle olunca da ülkenin bütçe açığının fiansmanı ile ilgili şüpheler ortaya çıktı. ABD dış ticaret açığı bu yılın ilk çeyreğinde 112.5 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştı; yıl içinde de artması bekleniyor.
Açık arttıkça finansmanı ile ilgili şüphe de artacak, şüphe arttıkça ABD'den sermaye kaçacak ve sermaye kaçtıka bütçe açığının finansmanı daha da zora girecek. Ne ilginç bir döngü değil mi?
FAİZ SİLAHI TUTUKLUK YAPTI!
Üstelik iş sadece ABD ile sınırlı kalmıyor. ABD ekonomisi elbette küresel yapıyı da yerden yere vuracak ama bundan önce dünya borsalarının lokomotifi olan Wall Street'ten yaşanan sermaye kaçışı genel anlamda borsalara güveni azaltacak ve tüm dünya çapında bir borsadan kaçış sendromu yaşanacak.
ABD Merkez Bankası Fed doların değerini korumak için faiz yükseltirse de bu sefer de enflasyon tehlikesi başgösterecek. Hatırlayın bakalım bu yıl içinde enfasyonist baskıyı azaltmak için Fed, kısa vadeli faizleri ne kadar düşürdü. Faiz kaç yılın en düşük seviyesinde. Yani ABD'de kendi kendini besleyen bir kriz süreci başlamak üzere.
AVRUPA EKSİK KALIR MI?
Ama sakın ola ki Avrupa'da işlerin yolunda gittiğini düşünmeyin. Mesela Euro'nun yükselişi sonucu bu yıl sonunda bir çok Avrupalı şirketin bilançosunda kur farkı nedeniyle karların eridiği veya zararların görülmeye başlanaceını söylememiz lazım.
Uzmanlar parite 1.15 dolar gelene kadar sorunun çok etkili olmayacağını öylüyorlar ama yine de tedbir alma zamanı olduğunu da eklemeden edemiyorlar. Çünkü Avrupalı otomotiv, ilaç, kimya ve enerji devlerinin satış gelirlerinin çok önemli bir kısmı dolar üzerinden olduğu için yukarda belirtilen 1.15'lik tahmini kur karların birim başına yüzde 20'ye varan oranlarda azalmasına neden olabilecek.
Durum kısaca şu: İhracatçı Avrupalı'nın elindeki mal, Euro değer kazandığı için dolarla alışveriş yapan ABD tüketicisine ahalı gelecek. ABD'li tüketici de ya talebi kısacak ya da daha ucuz mallara yönelecek.
Ayrıca şirketler nakitlerini dolarda tuttuğu için bu rakam Euro'ya dönüştürüldüğünde doların değer kaybı oranında azalacak.
Hemen belirtelim Avrupalı Yatırım bankaları bu çerçevede kimi sektörler için kar beklenti tahminlerini düşürmeye başladı bile. Bu arada yukardaki sistematiğin tam tersinin ABD şirketleri için geçerli olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.
YENİ BÖLÜMLERİ ÇEKİLECEK
Dizinin burada sona erdiği düşünülmesin sakın. Küreselleşme bumerangını dünyanın üzerine fırlatanlar, onun geri döneceğini hesap etmediler. Şimdi ufukta bumerangın geri dönmeye başladığı görülüyor. Fırlatanların yüzünde patlama olasılığı oldukça yüksek.
Tabi kapitalizm yeni bir refleksle kendini kenara fırlatmayı başaramazsa. Şimdiye kadar olanlara baktığımızda son 10 yıldır bu tehlikenin fark edilmediğini alarm zillerinin daha yeni yeni çalmaya başladığını görüyoruz. Çarpışma zamanı bilinmiyor ama dizinin geri kalan kısımlarınn çok daha heyecanlı olacağını şimdiden söyleyebilirim. Sakın kaçırmayın.
Paylaş