Paylaş
Türkiye'nin IMF ile yaptığı stand-by anlaşması kapsamındaki 16 milyar dolarlık yardımdan bahsediliyorduysa hakikaten ülke olarak yolun sonuna gelmiştik. Nitekim ilk satırları okuyunca dehşet hissinin ayak parmaklarımdan kalbime doğru yavaş yavaş yükseldiğini nabzımın hızlandığını ve gözlerimin kararmaya başladığını hissettim.
Haber adı açıklanmayan bir IMF yetkilisinin açıklamalarına dayanılarak yapılmıştı ve özet olarak IMF'den bu dönem almamız gereken 1.6 milyar dolarlık kredi diliminin seçimler sonrasına bırakılacağı, çünkü IMF yönetim kurulunun yeni hükümetin ekonomik program ve stand-by anlaşması konusundaki tavrını görmek isteyeceği, IMF Türkiye Temsilcisi Juha Kahkonnen'in bugün yapacağı basın toplantısında da bu noktaya vurgu yapacağı belirtiliyordu.
İyi de bunu zaten bilmiyor muyduk? Sadece Türkiye finans çevrelerinden bahsetmiyorum elbette. Bizimle ilgili mali mevzuların bizden sonra en iyi bilindiği iki yerden birinin Londra olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Çünkü Türkiye'ye (ve diğer gelişmekte olan Ortadoğu, ve Doğu Avrupa ülkelerine) yatırım yapan uluslar arası fonların merkezi Londra'da yer alıyor.
Yani bir çok konu, ki bunların hakikaten dikkate değer bir kısmı Türkiye için hayati öneme sahip, iç piyasadaki profesyonellerden önce Londra'daki fon yöneticileri tarafından bilinir durumdadır. O zaman bu haberin mana ve ehemmiyeti nasıl yorumlanmalı?
Muhalefet partileri seçim öncesi tutumlarını ortaya koyuyorken IMF karşıtlığını net olarak ifade ediyor. SP ve MHP'nin tavrı zaten baştan beri IMF karşıtlığı üzerine kurulmuştu. BU koroya bara altında kalma korkusu depreşen DYP de katıldı. İktidar namzetleri AKP ve CHP ise seçmen karşısında net bir tutum sergilemekten kaçınmalarına rağmen laf arasında "IMF'ye körü körüne teslim olmayacağız" mesajları iletmekten geri durmuyor.
Yani IMF penceresinden bakıldığında ahval ve şerait şu: Seçim sonrası iktidara kim gelirse gelsin programı uygulamak zorunda kalacak ama daha önceki stand-by anlaşmalarında olduğu gibi işi sulandırmak için de elinden geleni yapacak. Gerçi benim kişisel kanaatim tıpkı mevcut hükümet gibi gelecek olan hükümet de programı eksiksiz uygulayacak ama buna IMF, yabancı kreditörler ve yabancı yatırımcıların da ikna edilmesi lazım. Ve Türkiye konusunda ağzı birkaç kez yanan bu çevrelerin kendi gözleriyle görmeden ikna olmayacaklarını da söylemeye gerek yok sanırım.
İşte bu yüzden kredinin serbest bırakılması için yeni hükümetin ilk icraatının görülmesi şartı koşuluyor..
İşte bu yüzden ekonomide canlanma işaretleri piyasaya moral veremiyor
İşte bu yüzden herkes harcamak için seçim sonrasını bekliyor
İşte o yüzden borsa seçime kadar yerlerde sürünür yorumları yapılıyor.
Adamlar haksız değil, biz sabıkalıyız
Paylaş