Paylaş
Fransızlar anayasa referandumunu tamamladı ve beklenen sonuç çıktı. Fransız halkı Avrupa Birliği anayasasına yüzde 56 oranında hayır dedi.. Bu kararın ardından korkulduğu gibi ne euronun ne de Türk piyasalarının yıkılmadığını görmek kimilerini şaşırtmıştır ama bizi şaşırtmadı. Aylardır konuşulan ve yanıtı neredeyse yüzde 99’luk bir doğruluk oranıyla tahmin edilen bu rerferandum sonucunun çoktan beridir fiyatlara dahil edildiğini söylüyorduk. O yüzden artık Fransa bir yana bırakılacak ve anayasa ile ilgili referandum yapacak bir başka ülke, Hollanda mercek altına alınacak. Malum orada da AB anayasasına halkın çok daha büyük bir çoğunluğunun hayır demesi bekleniyor. Belki bu hayırın ardından, gelecek yıl İngiltere’de yapılacak referandumda da hayır çıkma olasılığı güçlenecek. Ya da İngilizler bu fırsatı kaçırmamak için evet diyecek ve Fransanın boşalttığı ideolojik önderlik koltuğuna oturmaya çalışacak. Ama sonraki gelişmeler ne olursa olsun artık bundan sonra kimse, AB içerisindeki ideolojik önderliği Fransa’nın yaptığını söyleyemeyecek.
Fransadaki referandum sonrası dünyanın yıkılmadığını gördük ya artık daha aklı selim bir şekilde konuyu değerlendirebiliriz. Bu gelişmenin Türkiye’nin lehine olacağını düşünenlerin sesinin artık daha yüksek ve cesur çıktığını görüyoruz. Şunu söylüyor “hayır’da hayır vardır” diyenler:
- Eğer Anayasa kabul edilmiş olsaydı Türkiye sınırları daha netleşmiş, kemileşmiş ve yapılanmasının önemli bir kısmını tamamlamış bir Avrupa ile karşı karşıya kalacaktı. Oysa şimdi inşa süreci devam eden bir Avrupa ile karşılaşacakları için daha rahat hareket edebilecek.
- Reddedilen Anayasa’nın içinde birliğin diğer ülkelerle imtiyazlı ortaklık kurulmasının önünü açan maddaler vardı. Bu maddeler illerde Türkiye’nin tam üyeliğinin önünü kesmek için kullanılabilirdi. Bu yüzden anayasanın reddedilmesi aslında Türkiye’nin lehine olmuştur.
Bu argümanların ne kadar geçerli olduğunu önümüzdeki günlerde hatta yıllarda daha net görebileceğiz.
Şimdi ise 3 Ekim’e odaklanmak zorundayız. Ama bu allana odaklanırken hala ekonomik anlamda olduğu gibi Kürt sorunu, Kıbrıs ve Ermeni sorunu konularındaki kuşatmanın devam edeceğini unutmayalım. Yani en büyük engel henüz geçilmiş değil. Bu yüzden 3 Ekim’e kadar olan zaman zarfında piyasadaki temel dengelnin değişmesi pek beklenmiyor.
Paylaş