Bugüne dek hiç yazılmamış borsa kanunları

Karanlık geçen bir buçuk yılı aşkın bir zaman diliminden sonra, yeniden güneşin sıcaklığını sırtımızda hissetmeye başladık. Kriz hızından ve etkisinden hiç bir şey yitirmeden devam ediyor ama insanlar o karanlık bir buçuk yılın ardından nihayet hayatın ufak tefek de olsa güzel taraflarını görmeye, yeniden keşfetmeye başladı.

Haberin Devamı

Sakın yanlış anlamayın krizin bittiğini söyleyen yazar, bürokrat ve siyasetçi korosunun bir üyesi değilim. Onlar her ne kadar istatistikler, grafikler ve rakamların diliyle böyle bir iddiayı öne sürebilme cesaretini gösteriyorsa da ben o ölçüde cesur olamaycağımı biliyorum.

Çünkü sokağa çıktığımda (tabi burada hangi sokağa çıktığınız da çok önemli) işin söylenildiği gibi olmadığını görüyorum. Maalesef evet maalesef kriz sürüyor. Faizin kaça indiği ya da borsa endeksinin yılbaşından bu yana yüzde kaç çıktığı, dolar-TL paretisinin kaça gerilediği, borçların yeniden çevrilebilir hale gelip gelmediği benim için çok fazla bir şey ifade etmiyor. Bu ülkenin namuslu ve çalışkan (makul çoğunluktan bahsetmiyorum) milyonlarca çalışanının hayatlarını nasıl devam ettirdiği benim asıl ilgilendiğim nokta.

Haberin Devamı

Borsaya da bu açıdan bakmak gerekiyor.

1998 yılında İsveç'te katıldığım bir sermaye piyasası panelinde adını hatırlamadığım bir konuşmacı, neo-liberalizmin sosyalizm karşısında başarılı olduğunu, üstelik bunu sosyalist sistemin en temel argümanını liberalleştirerek başardığını söylemişti.

Tarihin Sonu teorilerinin hala revaçta olduğu o günlerde konuşmacının temel iddiası liberalizmin, sosyalizmin başaramadığını başararak sermayeyi "borsa" aracılığı ile tabana yaydığı ve böylelikle refah toplumu yolunda önemli adımlardan birinin daha başarılı bir biçimde atıldığı argümanı çevresinde yoğunlaşıyordu.

Bire bir borsa çatısı altında çalışmaya başlayana kadar bu argüman hiç aklıma gelmemişti. Elbette o zaman da İMKB denildiğinde toplumun önemli bir kesiminin aklına "kumarhane" benzeri bir şey geliyordu ama açıkçası işin bu kadar vahim olduğunu ben bile tahmin etmiyordum.

Borsa çatısı altında geçen bir buçuk yıl sonrasında net olarak gördüm ki:

1-Borsada kaybeden her zaman küçük yatırımcı olur
2-Borsa ekonominin değil para babalarının yatırım eğilimlerinin barometresidir
3-Borsada hisse senetlerinin performansını şirket ile ilgili gelişmeler değil, büyük oyuncuların para kazanma hevesi belirler
4-Teknik analiz, sadece destek-direnç kavramlarıyla özdeşleşmiştir ve maalesef borsa yatırımcılarının yüzde 70'i de aynı teknik analiz programında aynı bir kaç parametreyi kullandığı için işe yarıyormuş gibi görünür
5-Tüyo müessesesi borsada para kazanmanın tek yolu gibi görünür ama bugüne dek tüyo alıp da para kazanan bir tek kişi bile görülmemişir.
6-Borsada çok para kazanmak için en başta çok paraya sahip olmanız gerekliliği vardır.
7-Sadece çok paraya sahip olmak yetmez, ayrıca birlikte operasyon yapabileceğiniz bir grup daha çok paralı insana ihtiyacınız vardır
8-Bu insanları bulduktan sonra dedikodu yayacağınız bir hatta bir kaç farklı kanala ihtiyacınız vardır.
9-Bazı aracı kurumlar küçük yatırımcının lehine çalışıyormuş gibi görünmelerine rağmen asıl hizmeti yukarda özelliklerini saydığımız yatırımcılara hizmet verir.
10-Büyük yatırımcıların neredeyse hepsi birbirinin elinde ne kadar hisse senedi olduğunu bilir
11-Ve bu büyük oyuncular genelde birbirlerinin ayağına basmamaya çalışır.
12-Ama bu genel bir kural değildir, zaman zaman operasyon yapmak için bir araya gelen büyük oyuncuların da birbirlerinin üzerine oynadığı görülmüştür,
13-Görülmeye devam edecektir
14-Buna karşılık eğer dışarıdan birisi oyuna taraftar ya da rakip olarak rkatılmaya çalışırsa, dünün rakipleri birleşerek bu yeni oyuncuyu yok etmeye çalışır.
15-Çünkü burası tıpkı Serengeti düzlüklerinde olduğu gibi ancak belirli bir sayıda aslanı besleyecek bir av sahasıdır.
16-Tıpkı aslanlarda olduğu gibi burada da yabancı kabileler sevilmez
17-Aslanların yemi Tomson ceylanları, borsanın "babalarının" yemi ise küçük yatırımcıdır.
18-Şimdilik yeter....

 

Yazarın Tüm Yazıları