Paylaş
Ne demişti Bernier, bir hatırlayalım isterseniz: “Mevcut koşullar altında Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine muhalefet edeceğiz.”
Oysa bundan bir hafta kadar önce Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Türkiye ilerleme raporunda da bundan çok farklı ifadeler yer almıyordu. Raporda Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri konusunda ciddi düzenlemeler, reformlar gerçekleştirdiği ama uygulama konusunda hala eksiklikleri bulunduğu belirtiliyordu.
Yani bu raporda da Türkiye’nin ilerleme kaydetmiş olmasına rağmen mevcut durumu ile AB üyesi olamayacağı vurgulanıyordu.
Ama bunda şaşırtıcı bir şey yok. Çünkü geçmiş dönemde de AB’nin ikiz kardeşleri Almanya-Fransa ikilisi Türkiye’in üyeliği konusunda çeşitli nedenlerle değişen taraflarda da olsalar iyi polis-kötü polis oyununu oynamıştı. Görünen o ki bu gelecek dönemde de devam edecek. Almanya Türkiye’yi desteklerken Fransa karşı çıkacak, Fransa deskelerken Almanya karşı çıkacak. Yeni bir gelişme sözkonusu değil hepimizin bildiği gibi...
Peki o halde neden bu açıklama piyasalar tarafından “felaket senaryosu” olarak algılandı? Çünkü uzun süredir piyasalar mevcut siyasi durum çerçevesinde ulaşabilecekleri en yüksek seviyeye ulaşmış ve buradan yukarı hereket edemez durumdaydı. Aşağı yönde de hareket göremiyorduk çünkü gündemin belirleyicisi olan Kıbrıs meselesinde taraflar tamamen piyasaların kendilerinden bekledikleri tepkiyi vermeye devam ediyordu. Bu sıkışık seyri, bu durağan gidişi kırmak için bir sürprize ihtiyaç vardı ve Fransa Dışişleri Bakanı da piyasalara bu sürprizi sundu.
Peki eğer açıklama “muhalefet etmeyiz” kelimeleri ile sona erseydi o zaman bugün izlediğimiz hareketin tersini mi izleyecektik? Tabii ki hayır. Daha önce de defalarca ifade ettik, 25 Nisan sabahına kadar piyasalarda kalıcı bir trend değişikliği beklemek hayalcilik olacak.
Paylaş