Doğru beslenme

“...İnsanlar her zaman doğru ve temiz gıdalarla beslenmez.. Kimileri, kimi zaman kandan, kinden, gözyaşından ve nefretten beslenir.. Bu beslenme modeli ise onları barış, kardeşlik ve huzurdan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz..”

Haberin Devamı

Tarım Bakanı sayın M.Mehdi Eker’in Diyarbakır Hipodromu’nun açılış töreninin ardından yaptığı basın toplantısındaki konuşmasının en çarpıcı bölümü buydu bence..
Onun, atçılığın sorunları ve geleceği ile ilgili değerlendirmelerini yazının sonuna bırakıp, bu çok önemli yaklaşımın satır aralarına girmek istiyorum önce..
Çok haklı sayın Bakan.. Bu görüşe yüzde yüz ve yürekten katılıyorum.. Neyle beslendiğiniz gerçekten de çok önemlidir.. Abur cubur yediğimizde mide ve bağırsaklar nasıl isyan ederse, beynimizi beslerken de kıvrımlarını neyle doldurduğumuzun çok ciddi kıymeti harbiyesi vardır..
Tercih meselesi...
Aldığı besine göre, ya isyan eder beynimiz ve saçmalar, ya da iyilik ve güzellikler üstüne dünyalar kurar.. Mesele bu muhteşem organın içini doğru gıdalarla doldurabilmektir.. Bu kolay bir iş değildir.. Bilgi ister, emek ister, sabır ve özveri ister.. Oysa tercihiniz kelleyi kan, kin ve nefretle doldurmaksa, bu çok kolay bir iştir.. Bir kağıt parçasını avcunuzda buruşturup çöpe atmak kadar kolay bir iş.. Tercih sizin.. Kolayı da seçebilirsiniz, zoru da.. Kolay olan pek zahmet de gerektirmez.. Ama beyni doğru beslemek ciddi bir çaba ister.. Sağlıklı akla ise ancak bu iki yoldan zor olanı seçerek ulaşabiliriz..
Peki akıl sağlığınız yerinde değilse ne olur?..  Şu olur, insanlara zarar verirsiniz.. Bilerek ya da bilmeyerek, ne farkeder, üzersiniz onları.. Kıyarsınız onlara, yaralarsınız, öldürürsünüz hatta.. Çünkü bir değeri yoktur sizin için insanoğlunun.. Oysa doğrusu bu mudur?.. Elbette değildir.. İnsan çok önemli bir varlıktır.. Hatta en önemli varlıktır.. Onun önemi, tanrının büyüklüğünün görünen yüzü olmasından gelmektedir..
“Öyleyse akıllı olalım, doğru ve temiz beslenelim...” diyor sayın Bakan.. Daha doğrusu ben öyle anlıyorum!..
Herşeyden önce adam gibi adam olmak gerektiğine işaret ediyor.. Sonra ata ve atçılığa getiriyor sözü..
At ve sevda...
Diyarbakır Hipodromu’nun açılışında yaptığı konuşmada içtenlikle devam ediyor sayın Bakan..
“..Atçılık bir sevda işidir, bir sevgi meselesidir... Türk toplumunun ve bu toprakların olmazsa olmazıdır..”
Siyasetten, hamasi söylemlerden, dinleyenlere hoş görünme çabasından uzak, içinden geldiği gibi konuşuyor M.Mehdi Eker.. Duyguları ön planda.. Arası yok bu satırların, ima yok, gönderme yok.. Belli’ki çok seviyor at’ı... İyi ediyor!.. Biz de çok seviyoruz...
“...Atçılıkta ulaştığımız seviye oldukça yüksek, ama kuşkusuz yeterli değil..” diyor ve devam ediyor..
“... Biliyorsunuz, kesintileri 2006 yılında hatırı sayılır nisbette aşağıya çektik.. Ama bu seviye dünya standartlarına göre hala çok yüksek sayılır.. Daha da indirebilmek için elimden gelen herşeyi yaptığımdan emin olabilirsiniz.. Ancak takdir edersiniz ki bu benim tek başıma halledebileceğim bir iş değildir, bir yasa meselesidir.. Dolayısıyla biraz zaman alabilir.. Ben de çok istiyorum atçılığımız daha hızlı gelişsin, daha ileri gitsin, bizim atlarımız da İngiltere’nin, Fransa’nın, Amerika’nın atlarıyla başa baş boy ölçüşsün... Bunu kim istemezki?.. Sektörün içinde bulunduğu güçlükleri hep birlikte aşacağımıza inancım tamdır.. Bakanlığım, Türkiye Jokey Kulübü ve sevgili atçılarımız, hep birlikte...”
Bu samimi niyet ve temennilere katılmamak elde değil doğrusu.. Umarım hükümetin diğer üyeleri ve sayın Başbakan da sayın M.Mehdi Eker gibi düşünüyordur!..

 

Yazarın Tüm Yazıları