Yoksa hepimiz Haliç’te yaşayan Simonlara mı dönüşüyoruz?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BENCE önceleri “Türkiye’nin devlet yapısını” deşifre eden iki milat vardı:
1) Susurluk Kazası, 2) Ergenekon Davası. Artık bunlara bir üçüncüsü eklendi:
Hanefi Avcı’nın kitabı “Haliç’te Yaşayan Simonlar: Dün Devlet-Bugün Cemaat” (Angora Yayınları-2010) Kim “yok etmek” için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Avcı’nın kitabı ile cin bir kez daha şişeden çıkmıştır, akıl ve vicdanları ikna edecek sonuçlara ulaşmadan cin tekrar şişeye dönmeyecektir. * * * Hanefi Avcı “Haliç’te Yaşayan Simonlar”ı deşifre etme çabasına giriştiğinde ne kadar farkında idi bilinmez ama ister istemez medyadaki Simonları da ifşa ediyor. Türk medyasında; kitabı okumadan tahrifat yapan, yalan söyleyen, okuru aldatmaktan zerre kadar utanmayan bir sürü Simon olduğunu gördüğümde mesleğim adına utandım. * * * 588 sayfalık kitapta dehşet iddialar var. Ancak, beni ilgilendirenleri şöyle özetleyebilirim: 1) Avcı iddiaları ile ilgili teker teker İçişleri, Adalet Bakanı, Başbakan Müsteşarı, Başbakan Başdanışmanı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Özel Mahkeme Başsavcı Vekili ve Emniyet Genel Müdürü’nü bilgilendirdiğini, ilgili makamlara orijinal kopyalarını da yayınladığı resmi dilekçeleri verdiğini söylüyor. 8 ay ses çıkmıyor. (ss. 480-504) 28.01.2010 tarihinde Emniyet Genel Müdürü, İçişleri Bakanlığı’na verdiği dilekçesini geri çekmesini istiyor. (s. 492) Görüşme ve dilekçe iddiaları doğru ise, bu konuda hiçbir şey yapmayan kişiler suç işlemiş değiller mi? İddialar yalansa bunu da ortaya çıkarmaları gerekmez miydi? 2) Avcı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda devletin envanterinde gösterilmeyen özel dinleme aletleri olduğunu iddia ediyor. Yukarıda adı geçen yetkililere soruyorum, bu konuda ne yaptınız? (ss. 541-542) 3) Avcı özel şartlarda uygulanan; şahıs ismi ve telefon numarası vermeden, sadece telefon aleti numarası (IMEI) üzerinden İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından bir sürü telefon dinleme izni alındığını 12.01.2010 tarihinde TİB Başkanı’nın Adalet Bakanı’na bizzat bildirdiğini de söylüyor. (s. 492) Kendisinin nasıl illegal dinlendiğini bütün ayrıntısı ile anlatıyor Neden Adalet Bakanı bu konuda hiçbir şey yapmadı? * * * 4) Kitabın çeşitli yerlerinde Avcı GSM’lerin sadece devlet tarafından dinlenebildiğini, özel dinlemelerin de zaten % 100 yakalanabileceğini iddia ediyor. Herkesin dinlenme korkusu içinde yaşadığı bir ülkede bugüne dek illegal dinleme yapan kimler yakalandı? 5) Yargı, Emniyet İstihbarat ve KOM’a yerleşip, kanunları hiçe sayarak illegal dinleme yapan, belgelerde tahrifata başvuran aynı cemaate mensup, ve aralarında “hasımlarını” tasfiye etmek için işbirliği yapan kişiler var mı? (s. 435) Varsa bunları Hükümet neden ortaya çıkarmıyor? Avcı’nın iddia ettiği gibi bu kişiler Hükümet ve devletteki kilit kişileri de dinliyorlar mı? 6) Polis müdürü Emin Arslan’ı, yürüttüğü uyuşturucu soruşturması kapsamında tutuklatan Özel Yetkili Savcı Mehmet Berk hakkında Hanefi Avcı ağır ithamlarda bulunuyor. Berk’in 7 klasör ve 9 parça CD eklerinden oluşan belgeleri imkânsızı başararak birkaç saat içinde okuyup iddianame hazırladığını, hatta Ankara Savcısı’nın 6 şüpheli gösterdiği dosyada şüpheli sayısını 20’nin üzerine çıkardığını iddia ediyor. (s. 449) Savcı Berk de iddiaları “yalan ve iftira” olarak nitelendiriyor. (Sabah-28.08.10. s. 27) Kesin birisi yalan söylüyor ama kim? Berk kendisini büyük töhmet altında bırakan Avcı’yı mahkemeye verecek mi?