GEÇEN pazar günü yayınladığım Darwin yazısı üzerine iki bilim adamından gelen mektupları okurlara sunuyorum. İkinci mektubu oldukça kısalttım.
Birincisi evrimi ana rahminde embriyonun bebeğe evrilmesi ile anlatıyor.
"15 Mart 2009 tarihli Hürriyet’teki yazınızı severek okudum. Bir jeoloji profesörü olarak Darwin ve Evrim teorisi benim de ilgi alanıma girmektedir. Öncelikle yazınızdaki düşünce ve görüşlerinize tamamıyla katıldığımı belirtmek isterim. "Darvin’in, insan soyunun maymunlardan geldiğini söylediği iddiası kara cehaletin daniskasıdır" sözünüz çok doğrudur. Ancak kara cahiller, bu sözün inançlı kişileri ne kadar rencide ettiklerinin farkındalar mı acaba? Yoksa toplumda bir gerginlik yaratmayı bilerek mi sürdürüyorlar, pek emin değilim. Sizin yazınız toplumu aydınlatmanın yanı sıra toplumdaki bu gerginliği azaltıcı yönüyle de çok yararlı olmuştur.
Sizin görüşünüze destek nitelikte kendi görüşümü de özet olarak belirtmek istiyorum. Evrim Teorisi’ni destekleyen verilerden bir tanesi de ana rahmindeki birbirinin aynı veya benzeri kök hücrelerden oluşan bir embriyonun,9 aylık bir süreç içinde çok hızlı bir evrim geçirerek nasıl bir bebeğe dönüştüğüdür. Bu kök hücrelerden bazıları zamanla evrimleşerek kemikleri, bazıları kasları, bazıları sinirleri ve böylece çeşitli organları oluşturmaktadır. (Ancak) Hiçbir zaman daha önce oluşmuş bir organ evrimleşerek başka bir organa dönüşemez. Örneğin kalp evrimleşerek beyni, dil evrimleşerek dişi, kemik evrimleşerek deriyi oluşturmaz. Bu bilgilerle Darwin’in Evrim Teorisi’ne dönersek, alt memelilerden maymunların, maymunlardan insanların evrimleşerek oluşmadıklarını anlarız. Sizin de belirttiğiniz gibi, zaten Darvin de böyle bir iddiada bulunmamaktadır. Darvin’in sözünü ettiği evrim, embriyodaki kök hücre benzeri bir oluşumdan oldukça uzun bir zaman dilimi içinde evrimle önce alt memeliler, daha sonraki bir zamanda maymunlar ve en sonunda da insanlar oluşmuşlardır. Henüz Evrim Teorisi’ndeki kök hücre benzeri oluşuma ne günümüz canlılarında ne de fosillerde rastlanılmamıştır, ancak bu bilimsel yönden mantıklı ve tutarlı bir varsayımdır. Bu görüş Kutsal Kitaplardaki görüşlere de ters düşmeyeceğinden inanan insanlar için kolayca kabul edilecektir.
Özetle, bilime aykırı bir şekilde, hangi gerekçeyle olursa olsun insanlarımızı "Siz maymunlardan türediniz" diyerek incitmede ve toplumu germede bir yarar olmayacağını ifade ederek saygılar sunuyorum.
Prof. Dr. Mümin Köksoy"
* * *
İkinci mektup ise Darwin’in görüşlerinin sosyal hayata nasıl yanlış uygulandığını vurguluyor.
"’Bilim haddin bilmektir’ isimli yazınızı okudum. Önemli noktalara temas etmişsiniz...
Yalnız, müsaadenizle birkaç hususa temas etmek isterim...
Diyorsunuz ki, Darwin’in izlediği yol bilimsel bir yoldur. Müspet bilimler açısından buna kimsenin zaten itirazı yok. Peki, mesele ne? İtiraz edilen nokta daha çok, bilimsellik büyüsüne kapılarak yaratılışın inkár edilmeye çalışılmasıdır.
(Darwin) yapmış olduğu gözlemeler neticesinde büyük balığın küçük balığı yediğini görüyor. Zaten öyleydi... Yalnız bir kısım çevreler buradan hareketle sosyal hayattaki zalimlikleri normal, hatta bir başarı olarak görmeye çalışıyor. Altında kalanın canı çıksın, düşüncesi...
Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK."
* * *
Yer darlığı nedeni ile epey kısalttığım ikinci mektup, Darwin’in evrimsel biyoloji teorisinin sosyal hayatta güçlüyü haklı gösterme amacıyla kullanıldığı için tepki gördüğünü vurguluyor.