HUKUK üzerinden sürdürülen kavga iç kavga olsa da birileri durumdan vazife çıkarıyor ve yeni bir Türkiye kurma gayretleri su yüzüne çıkıyor.
Amaçlanan:
1) Türkiye’nin muhafazakár değerlerle, demokratik prensipleri mecz etmiş bir Ortadoğu ülkesi olmasıdır. Bunu gerçekleştirirse bölgenin başat ve lider ülkesi olabilir.
2) Ancak, bu model Batı’dan kopma modeli değildir. Tersine, Türkiye Batı’ya daha fazla yaklaşmalı ve tipik bir köprü modeli oluşturmalıdır. ABD’nin menfaati AB üyesi ama muhafazakár bir Türkiye’nin yaratılmasıdır.
3) Muhafazakárlaşan Türkiye’nin laiklikten kopması beklenmemektedir. Laiklik artık Türkiye’nin genlerine sinmiştir. Amaçlanan, sert tepkili ulusalcı bir model olarak Kemalizm’in budanması ama İslam’ın her alanda yaşandığı "modern Türkiye" imajının yerleştirilmesidir.
4) Müesses nizam olarak Kemalizm’i koruma ve kollama görevi ile hareket eden TSK’nın artık "durumdan vazife çıkarma" yetkisinin kaldırılması gerekir. Teknik donanımlı bir TSK’nın enerjisini içeriden çok dışarıda harcaması beklenmelidir.
* * *
Böyle bir Türkiye’den ayrıca beklenen, komşuları ile sorunlarını (Ermenistan, Yunanistan) çözmesi, Kıbrıs’ta nihai sona ulaşması, Kuzey Irak’ı himayesi altına alması, Irak’ta toprak bütünlüğünün korunması için mücadele etmesi, Suriye ve Filistin meselelerinde İsrail’e yardımcı olmasıdır.
En önemli beklenti ise İran’ı "sakinleştirmek", ancak bu mümkün olmaz ise, olası bir saldırı durumunda Batı’ya (özellikle ABD’ye) yardımcı olmasıdır.
Aylardır kim kalacak, kim gidecek diye tartışıyoruz.
Kanımca, dün ve evvelsi gün vurguladığım, bugün yukarıda özetlediğim gelişmelere ayak uyduranlar, yardımcı veya önayak olanlar kalacak/yükselecek, ayak uyduramayanlar ise bir şekilde gidecek.
* * *
Türkiye’ye dışarıdan biçilen don (model) hakkında ben ne düşünüyorum?
1) Ortadoğu’da başat ve lider olacak ama Batı ile bağlarını (AB ve ABD) koparmamış bir Türkiye’yi candan destekliyorum.
3) Komşuları ile barışı yakalayacak Türkiye’yi özlüyorum.
Ancak...
Muhafazakár değerlerle, demokratik prensipleri mecz etmiş bir Türkiye kavramı beni ürkütüyor.
İki nedenim var:
1) Sadece bazı "şeriatçıların" talebi olarak değil, Batı’da da Ortadoğu’da İslami güçlerin demokrasiyi benimsemesi için laiklik ilkesinden vazgeçilmesini öneren bazı sesler çıkıyor.
2) ABD’nin veya AB’nin Türkiye’ye laiklikten vazgeçmesi için doğrudan bir telkini olduğunu düşünmüyorum ama AKP iktidarının "muhafazakárlaştırma projesi"ni tabanda mahalle politikası potasında yürüten Milli Görüş ve diğer cemaatlerin nerede duracaklarını, hatta AKP iktidarını aşıp aşmayacaklarını kestiremiyorum.
Muhafazakárlaşan Türkiye’nin kendi iç dinamikleri ile demokrasiden ve laiklikten bazı tavizler vermesi ise Batı’yı çok rahatsız etmeyecek!
Zira, hepimiz biliyoruz ki, muhafazakárlaşma ile demokrasiyi mecz etmeye kalkarsanız ikisinden de bazı tavizler vermek zorundasınız!