DÜN dış politikayı yazdım. "Oynak merkezli dış politika"nın sonuçta kimseye yaranamadığını izah etmeye çalıştım.
Başbakan’ın Davos çıkışından beri devamlı yalpalayan, bir türlü belli bir noktaya çıpalayamayan, daha beteri Batı’dan bakıldığında Ortadoğu’ya çıpalamaya çalışıyormuş gibi görüntü veren, ülkenin lideri sert çıkışları ile ünlenen ama bu çıkışların getirisinin hiç alınamadığı bir dönem yaşıyoruz.
Yurtdışında konuştuklarınız size, sanki aralarında anlaşmışlar gibi, Erdoğan’ı devamlı Chavez ve Ahmedinecad ile kıyaslayan sorular sorsalar, ne hissedersiniz?
* * *
Türkiye dış politikada tökezliyor da, iç politikada ne yapıyor?
Ekonomiyi ele alalım.
Dünya krizin tam ortasına dalarken, 2009 için %4 büyümeyi öngören bir bütçe yaptık, bu büyümeye orantılı gelir tahmininde bulunduk, seçim öncesi paraları bu gelir tahminine göre harcadık!
Dünyada ne kadar ekonomist varsa (bizim AKP yalakası liberal ekonomistler dışında) bu bütçeye güldüler zira herkes bütçenin 29 Mart seçimi için hazırlandığını anında çözmüştü.
Şimdi alıştıra alıştıra Başbakan’ı 2009’da %3.3 küçülmeye razı ediyorlarmış. Biz de aklın ortak birimi "rakamlar" karşısında rıza gösteren veya "saymıyorum!" diye tepki veren bir başbakanı ömrü hayatımızda ilk kez görmüş oluyoruz. Hatırlayın, TÜİK bile geçen yılın son çeyreğinde Türkiye ekonomisinin % 6.2 küçüldüğünü seçimden 2 gün sonra açıklayabildi.
Büyüğümüz daha da fazla rıza gösterirse 2009’da -%4 büyümeye, basit dille %4 küçülmeyi hazmedecekmişiz!
Düşünün eve dokor geliyor, çocuğun ateşini ölçüyor, sonra ceberut babasına "Rıza gösterirseniz oğlunuzun ateşini kayıtlara 41 derece olarak geçeceğim" diyor. Baba, "Olmaz razı değilim" dese doktor kayıtlara ateşin seviyesini "36.5" olarak yazacak!
* * *
Başbakan’a göre bizi teğet geçmekte olan, hatta artık dibini gördüğümüz krizin halka en büyük maliyeti olan işsizlik oranlarına bakalım:
"İşsizlik verilerini en yakından izleyen Betam’ın (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) bulguları da, Türkiye’deki işsizliğin, "çığ gibi büyümekte olduğunu" ortaya koyuyor. Betam’a göre halen % 15.5 olan genel işsizlik oranı 2012’de % 18.6’ya, halen % 19.0 olan tarım dışı işsizlik oranı da 2012’de % 22.6’ya yükselecek." (Osman Ulagay, Milliyet, 21.04.09)
Şimdiden %15.5 oranında bir işsizliğe, Başbakanımızın yüksek müsaadeleri ile rıza gösterdik!
* * *
Krize karşı dünyada en az tedbir alan ülkeyiz. Ama 6 aydır IMF ile anlaşmak üzereyiz!
Seçimi atlattıktan hemen sonra IMF ile anlaşmayı umuyorduk ama Erdal Şafak’ın duyumlarına göre (Hürriyet-28.04.09) stand-by anlaşması bittikten sonra Türkiye’de mali disiplinin ortadan kalktığına inanan IMF yönetimi bu kez çok zor şartlar ileri sürecekmiş.
Türkçesi, IMF Türkiye’ye gelmeye gelecekmiş ama Başbakan’ın ümüğümüzü sıktırmaya rıza göstermesi gerekiyormuş!
* * *
Şahsen son dönemde ne dış politikada ne de ekonomi alanında iç tutarlılığı olan, taraflarca kabul gören bir yönetim göremiyorum.
Seçim dönemine girdiğimiz 2008’in Ekim ayından beri yönetime liderlik edecek irade ortadan kayboldu.
Hatırlatmak istiyorum, seçim dönemi bitti. Akıllar başa alına!