Hükümet, tabii ki FBI, CIA, NATO’nun en tepesindeki insanların, dünyanın gözüne batırıla batırıla, ülkeyi birbiri ardına ziyaretleri ardında çapanoğlu aranmasını istemeyecektir.
Tabii ki, yine aynı süreç içinde İsrail’in özel ziyareti yine dikkatlerden kaçırılmaya çalışılacaktır. Daha önce de FBI, CIA yetkilileri ile ilgili Türk yetkililerinin görüştüklerini ama ABD’nin bu kez özel gayreti ile, daha önce hiç böyle tantana koparılmadığını bilen bilir.
* * *
İlginçtir, bu ziyaretler ile ilgili sadece Türk medyası fal açmadı, Almanya, ABD’den tutun, İsrail’e kadar dünyanın değişik merkezlerindeki "komplo teorisyenleri" Türkiye’nin başına örülen çorapla ilgili senaryolar yazıyorlar.
Adalet Bakanı "komplo teorisyenleri" ile ilgili tarizlerini bildirdi. Bunların yarattığı spekülasyonlar "teröristler"in dikkatini Türkiye’ye çekermiş.
ABD’nin dünyaya bangır bangır bağırarak vurguladığı ziyaretler zaten teröristlerin ilgisini çekmedi ise "yuh olsun!" onlara. Böyle teröriste "terörist" bile denmez!
* * *
Öte yanda, başta Hürriyet olmak üzere çeşitli gazeteler son günlerde 2003-2004 yıllarında Kuzey Irak’ta Türkiye ile ABD arasında yaşanan başa çuval geçirme, ABD’li komutanı soyma gibi çeşitli tatsızlıkları hatırlatıyorlar.
Birileri, teker teker geçmiş olayları bu dönemde medyaya sızdırmayı görev biliyor!
* * *
Herkes farklı bir senaryo uyduruyor ama kimse inkar edemiyor ki 2006 yılı Ortadoğu’da büyük değişikliklere gebedir. ABD, Irak’ı hálá yüzüne gözüne bulaştırıyor ama İran ve Suriye ile ilgili "yeniden düzen kurma" planlarından da katiyen vazgeçmiş değil. ABD’nin Iran ve Suriye ile ilgili planlarında, Irak planlarına göre tek fark bu kez "daha paylaşımcı" davranması. ABD şimdi Avrupa ülkeleri ve NATO ile daha fazla işbirliği yapacağı görüntüsü veriyor.
ABD, haliyle, eski planlar ama yeni taktiklerle bakmaya başladığı Ortadoğu meselesinde Türkiye’ye de yeniden yaklaşıyor.
ABD yönetimi T.C. Hükümeti ile ilgili çeşitli ve çelişen görüşlere sahip ama hemen herkes Ortadoğu politikalarının Türkiye’siz olamayacağı savında hemfikir. ABD’de hükümete yeteri kadar ölümü gösterip sıtmaya razı ettiklerini düşünenler en azından şimdilik daha etkin.
ABD’nin Türkiye’ye karşı "PKK kartını" hazırda tuttuğunu, Türkiye’ye PKK kartı üzerinden "gel! gel!" yaptığını konu ile zerre kadar ilgili herkes de biliyor.
* * *
Benim devamlı uyardığım konu; "Kürt meselesi"nin bu dönemde her zamankinden daha çok Türkiye’nin iç meselesi olmaktan çıktığıdır.
Mesele "Kürtlerin kimliği" veya "Kürtlerin hakları" konuları dışına çoktan taşmıştır.
Bu açıdan "alt kimlik-üst kimlik" tartışmaları bana sadece "gel! gel!" oyununun peşine düşmüş/oyuna gelmiş bir Türkiye görüntüsü veriyor.
Başbakan’ın üst kimliği ısrarla "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" olarak tarif etmesi, belki onun aklına göre Kürt vatandaşlara "mavi boncuk" dağıtma imkanı veriyor ama bu kadar hassas bir konuda Kürt olmayan vatandaşları kaybetme ihtimalini de konuda ısrar ettiği sürece katlayarak artırıyor.
Başbakan bir süre sonra giyeceği ateşten gömleği Kürt olmayan vatandaşlarına anlatmakta çok zorlanacak!
Bizi çok sıcak günler bekliyor!
Bu dönemde "tasada ve sevinçte birulus" görüntüsü vermek zorundayız. Başbakan’ın üst kimlik tarifi ise "tasada ve sevinçte bir ulus" tarifini kapsamıyor!