EĞER, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözleri olmasaydı, belki de bu yazıyı yazmazdım. Mersin ve Trabzon’da meydana gelen olayları yorumlarken Başbakan:
‘AB’de birçok dayatmalar olduğu doğrudur. Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içerisinde önümüze tezler geldiği de oluyor’ demiş!
Bu söz sadece Türkiye’ye Türkiye’den bakan bir söz değil, dünyaya da Türkiye’den bakan bir söz!
Dünyanın 1920’de durduğunu, 85 yıldır dünyada şartların katiyen değişmediğini, 7 düvelin 85 yıldır yemeden içmeden, hatta hiç düşünmeden salt şartlı refleksle ‘Ne yapsak etsek de Türkiye’yi bölsek!’ diyerek yaşadığını iddia eden bir söz.
Aynı söz, sahibinin neden 17 Aralık öncesi AB ülkelerini karış karış dolaşıp, büyük bir gayretle ülkesinin aralarına katılması için gayret gösterdiğini ise açıklayamıyor.
Ancak, ortada bir çelişki yok!
17 Aralık öncesi Başbakan zoru seçmişti ve Türkiye’ye dünyadan bakmaya çalışıyordu.
Şimdi ise kolayı seçti, dünyaya Türkiye’den bakıyor!
* * *
Turgut Özal’ı kaybedeli 12 yıl olmuş!
Demek ki ülkemiz; inatla dünyadan Türkiye’ye bakmaya çalışan son liderini 12 yıl evvel yitirmiş!
Turgut Özal’ı ‘Kör ölür badem gözlü olur’ sığlığında analiz etmeye çalışmak en fazla ona saygısızlık olur.
Siyasi mücadelenin Şarklı gayretkeşliği içindeÖzal da ‘Bal tutan parmak yalar’ ilkesini aşabilmiş bir siyasetçi değildir.
Ama, onun en büyük muhalifleri tarafından bile inkár edilemeyen bir özelliği vardır:
Turgut Özal Türkiye’ye hep dünyadan bakmıştır!
Türkiye’yi dünyanın sürekli değişen koşulları çerçevesinde anlamaya çalışmıştır!
Evvel emirde; teknolojideki akıl almaz ilerlemeyi takip etmiş, ilerlemenin dünyada yaşamı nasıl değiştirdiğini anlamaya çalışmış, reel politikayı hazmetmiş, maddi şartların bir satranç oyunu içinde hangi ülkeyi hangi yöne sürüklediği konusunda devamlı akıl yormuş, Türkiye’nin eksiklerinin devamlı bilincinde olmuş, mukayeseli avantajlarını ise uluslararası pazarlıklarda karşımızdaki ülkenin önüne koymuştur.
Türkiye’nin 21. yüzyılın en önemli ülkelerinden birisi olacağını söylediğinde ise bu vizyon arkasında o durduğu için tüm dünyada ciddiye alınmıştır.
* * *
Onun öngörülerine çok tipik bir gösterge 1991’de Körfez Savaşı sırasında, Türkiye’de hemen hemen kimse onu anlamasa da, savaşa yaptığı katkıdır.
Arşivlere açılıp bakılsın, Körfez Savaşı’nda savaşla ilgili diğer liderlerin neredeyse en fazla görüşmek istediği kişi Turgut Özal’dır!
Saddam’ı bitirmeden savaşa son verdiği için, işi eksik bıraktığı gerekçesiyle, baba George Bush’u da açıkça eleştiren kişi yine Turgut Özal’dır.
ABD için 1991’de:
- En geç 10 yıl içinde (Ortadoğu’ya) geri gelecekler, diyen de Turgut Özal’dır!
* * *
Dünyaya Türkiye’den bakarak pekálá başbakan olunabiliyor!
Ancak, Türkiye’ye dünyadan bakmadan katiyen lider olunamıyor!