Türkiye nereye payidar? (III)

BUGÜNKÜ üçüncü yazımda Türkiye’nin nereye gittiğini sorgulamaya devam ediyorum. Tezim: Türkiye’nin askeri vesayetten kurtulurken geldiği yol ağzında hızla “tek parti”/ “tek adam” esasına dayanan bir sivil vesayete doğru hızla yol almakta olduğudur.

Haberin Devamı

Zira, AKP’nin omurgası demokrasiye talip değildir. AKP’nin omurgasını oluşturan yapının tahayyülündeki projeler ile demokrasi çelişir. AKP’nin omurgasını Milli Görüş’ten ayrılan, Erdoğan’ı Erbakan’a tercih eden ama muhafazakâr dünya algılamasından kopmamış kesimler oluşturmaktadır. AKP hükümeti, esas icraatı olarak, kendi anlayışı ile şekillenen emir komuta zinciri içinde “yok aslında başkasından farkımız” şiarı ile, eskiden olduğu gibi, merkezden beslenen Milli Görüşçü işadamı üretmektedir.

AKP’nin bunun dışında belirgin bir projesi yoktur. Ortadaki sanal projeler hükümetin iktidarını pekiştirmek için uydurulan pragmatist girişimlerdir.

 * * *

Konu ile ilgili bugünkü son yazımda AKP’nin demokrasiden ne kadar uzak olduğuna dair tezimi pekiştirmek için bir örnek vereceğim.

Haberin Devamı

Örneğim, hükümet yalaklarının AKP’nin “demokrat” olduğunu ispat etmek için yırtınırken kullandıkları örnek:

“Kürt Açılımı”, “Demokratik Açılım”, “Barış ve Kardeşlik açılımı”, benim söylemimle “Kuzey Irak Açılımı”. Kısaca: Açılım!

 * * *

Açılım, 7 yıldır aklına “Kürt meselesini” getirmeyen, 2009 Mart seçimlerinde bile Kürt meselesine “Ya sev, ya tek et!” şiarı ile bakan AKP’nin, ABD’nin 2010 yılında Irak’tan çekilirken müttefiki Türkiye’den beklentilerini karşılamak amacı ile gündeme düştü.

Açılımı uluslararası konjonktür körüklemiştir. Ama, AKP’de mangal gibi yürek olsaydı konjonktür “tarihi fırsat”a dönüşebilirdi. Hükümet ABD’ye bazı sözler vermiştir, ABD de, işbirliği çerçevesinde, PKK’yı izole etmek için Türkiye’den siyasi reformlar yapmasını istemiştir.

İşte hükümet burada tıkanmaktadır. Mayıs ayından beri “açılımı” ağzından geveleyen hükümet kendi yandaşlarına bile açılım için “içini herkesin dolduracağı boş bir çuval” dedirtmek zorunda kalmıştır. Neden? Bu köşede başından beri savunuyorum ki, reform yapmaya en büyük engel bizzat AKP’nin Milli Görüşçü omurgasıdır.

Yoksa, “reformlar”ın çok büyük bölümü sadece AKP oylarıyla TBMM’den geçecek kanun değişikliklerine bağlıdır. (Örn: Seçim Kanunu)

Haberin Devamı

Ben çok basit bir alt örnek vereceğim. Bugüne dek, açılım çerçevesinde, TBMM’den tek bir kanun değişikliği bile çıkaramayan AKP’nin elinde bir kanun değişikliği var:

“Taş atan çocukların terörist muamelesi görerek yargılanmasını önleyecek kanun değişikliği!”

Gösterilerde taş atan çocuklara terörist muamelesi yapılmaması çok masumane bir istektir.

Zannediliyordu ki, hiç olmazsa AKP bu kanun değişikliğini yapacak ufacık cesarete sahiptir. Ama olmadı. Kanun değişikliği önce ertelendi, şimdi de rafa kalktı. Neden? AKP açıklamasına göre:

“PKK’lıların molotofkokteylli saldırılarının neden olduğu ölümlerin yarattığı hassasiyet!”

Konu “çocukların taş atması”, gerekçe “molotofkokteylli saldırılar”!

Haberin Devamı

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Ne alaka?

Üstelik, kanun değişikliği çocukların artık taş atmayacağını söylemiyor, tersine bundan böyle taş atmaya çalışacak çocuklara terörist muamelesi yapılmamasını öngörüyordu. Ama, AKP’nin Milli Görüşçü omurgası masumane bir kanun değişikliğine bile izin vermiyor.

AKP’nin Türkiye’yi demokrasiye taşıyamayacağının bundan güzel örneği olamaz!  

 

Yazarın Tüm Yazıları