İSTER gazeteci, ister işadamı, ister sade vatandaş; son dönemde yabancı dostlarımdan en fazla aldığım soru bu:
‘Türkiye nereye gidiyor?’
Türkiye ile ilgilenen hemen tüm yabancıların Türkiye konusunda kafaları karışık.
Hemen herkes bir ucundan tutup, Türkiye ile ilgili farklı kanaatlere ulaşabiliyor.
Türkiye’nin hem iç politikada, hem de dış politikada yalpaladığını düşünenler çoğunlukta.
‘Türkiye nereye gidiyor?’
* * *
Basit bir örnek:
TCK’da kaçak Kuran kurslarına getirilen hapis cezasını ortadan kaldıran indirim konusunda bir yabancıya şu şekilde cevap verebilirsiniz:
‘Okullarda zorunlu din ve ahlak dersleri var. Ancak, Anayasa’nın 24. maddesi ‘Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır’ diyerek isteyenlerin okullar dışında özel kurumlarda da din eğitimi almalarına cevaz veriyor.’
Bu sefer de yabancı:
‘Anayasa’nın aynı 24. maddesi ‘din ve ahlak eğitim ve öğrenimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır’ diyor’ diye cevap verecektir.
Yabancı, yabancı aklı ile devam edecektir:
‘Anayasa’nın 24. maddesinde yer alan vatandaşın okullar dışında din eğitimi alma hakkı ile din eğitiminin devletin gözetimi ve denetimi altında yapılması mecburiyeti bir arada yorumlansa...’
‘Nasıl yani?’
‘Hükümet bir düzenleme yapıp, okullar dışında din eğitimi verilmesini serbest bıraksa ama kanunlar ve yönetmelikler ile bu eğitimin nasıl yapılacağını belirli kurallara bağlasa, denetim yöntemlerini belirlese daha doğru yapmaz mı?’
‘!!!’
‘Kuran kurslarını TCK içinde tutarak serbest bırakmıyorsun ki! Hálá ‘suç’ olarak gördüğünü kabul ediyor, ancak cezayı azaltarak sahip çıkıyorsun.’
Yabancı aklı işte! Hálá düz mantıkla düşünüyor.
‘Bak yabancı arkadaşım; evet hükümetin TBMM’de büyük çoğunluğu var ama senin dediğin gibi demokratik bir tavra girerse, ülke birbirine girer. Bu sefer hükümet tarikatları serbest bırakıyor diye derin ve dahi sığ devlet kıyameti koparır. Halbuki şimdi basit bir veto ile sıyırıyorlar.’
‘Bunları millet seçmedi mi?’
‘Bizde millet, devlet yönetiminin bir kısmını seçer, devleti yönetenlerin bir kısmı da oraya kendileri gelirler. Seçilmişler atanmışların hassasiyetlerini de dikkate almak zorundadırlar.’
Daha açık anlatmak zorunda kaldım:
‘Bak yabancı, Türkiye nereye gidiyor sorusuna cevap veremiyorum ama ‘Türkiye hangi metotla yönetiliyor?’ diye sorarsan cevap verebilirim.’
‘Türkiye hangi metotla yönetiliyor?’
‘Ne şiş yansın, ne kebap metodu! ‘Bak biz yapmak istiyoruz ama yaptırmıyorlar’ diyerek yaparmış gibi gözüküp tabanı, gerçekte yapmayarak da tavanı idare ediyorlar!