CUMHURİYETİMİZİN kurulması ve dolayısıyla laikliğin, rejimin ana unsurları arasında sayılmasının üzerinden 83 yıl geçti ama laiklik üzerinde bırakın bir mutabakat sağlamayı, hálá itişip kakışmayı bir türlü bitiremedik.
Türkiye’de laiklik:
1) Dinin devlete karışmasının önüne geçmek adına bizzat devletin din kurumuna karışması,
2) Ayrıca bir mezhebin diğer mezhep ve dinler üzerine egemenlik kurması nedeniyle hálá kendi ayakları üzerinde duramamaktadır.
AKP sık sık iktidar olduğunu unutup, çeşitli ortamlarda laikliğin aksayan 1. maddesi hakkında şikáyetçi oluyor; ama aynı iktidar aksayan 2. maddeyi devamlı gözardı ediyor.
Nitekim, ortaöğretimde Alevilere zorla "Sünni din eğitimi" verilmesi karşısında yapılan itirazı Danıştay, itirazcı lehine sonuçlandırmıştır. Şimdi mahkemeye gidecek tüm Aleviler, evlatlarının zorunlu din dersinden muaf tutulmasını temin edecektir.
* * *
Türkiye’de "din eğitimi" ivedilikle laiklik açısından gözden geçirilmelidir.
Benim eğitim konusuna ne kadar önem verdiğimi, bu köşeyi bir nebze olsun takip edenler bilirler. Bugün ve yarın, "din eğitimi" konusunda yapılmış özlü bir çalışmayı kamuoyunun dikkatine sunacağım.
Çalışmaya çeşitli kuruluşların bir araya gelmesiyle oluşturulan Eğitim Reformu Girişimi önayak olmuş, çalışmayı "Türkiye’de Din ve Eğitim: Değişim İhtiyacı" (Eylül 2005) adı altında Prof. Dr. Üstün Ergüder’in başkanlık ettiği Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi gerçekleştirmiş.
* * *
Rapora göre; din ve eğitim ile ilgili konular ve uygulamalar Avrupa’da ve dünyada farklılık göstermekte. UNESCO tarafından 2003’te yayınlanan bilgilere göre araştırma yapılan 142 ülkenin 73’ünde din ve eğitim, okulun ilk dokuz yılı süresince öğrencilerin müfredatına en az bir kere zorunlu ders olarak giriyor.
Tüm farklılıklara rağmen, Avrupa ülkelerinde önemli bazı ortak özellikler de var.
Birçok ülkede dinle ilgili dersler, zorunlu veya seçmeli olarak okutulmaktadır.
Örneğin, "din eğitimi" Avrupa ülkelerinden Avusturya, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve İrlanda’da zorunlu, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya’da seçmeli olarak yapılmaktadır.
"Dinler hakkında eğitim" ise Danimarka, İngiltere ve İsveç’te zorunlu olarak verilmektedir. Arnavutluk, Fransa, Karadağ ve Makedonya’da ise okullarda din dersi olmayıp, "dinler hakkında eğitim" seçme dersler içinde yapılmaktadır.
* * *
Bununla beraber, birçok ülkenin vatandaşları arasında inançların ve değerlerin farklılaştığı ve çoğulculuğun arttığı gözlemlenmektedir.
Bu soruların irdelendiği kamusal tartışmalar daha çok insan haklarının yorumlanmasına, devletin rolünün belirlenmesine, resmi ve özel eğitim kurumlarına ve dini kuruluşlara odaklanmaktadır.
Kısacası, Batı’daki "din eğitimi" konusunda egemen eğilim, çoğulculuğu ve vatandaşlar arasında dini farklılaşmayı, hatta dinsizliği gözeten bir eğitimdir.
* * *
Türkiye’de ise vergi toplarken din veya mezhep farkı gözetmeyen devletin gerek din hizmeti, gerek din eğitimi verirken tek bir mezhebi diğerlerine üstün tuttuğu aşikárdır.