HAŞA ve asla! İki gündür sol ağırlıklı Türk aydınının statükoya destek verme adına faşistleşmesi üzerine yazdığım yazılara olağanüstü olumlu tepkiler geldi.
Meğer insanımızın Türk aydınına karşı birikmiş bir hırsı varmış. Millet, sözüm ona aydınların kendisini dışladığının farkında.
Yazılarıma büyük destek verdiler.
Ancak, bazı okurları da istemeden üzdüm.
Bazı solcu okurlar beni ‘‘genelleme yapmak’’ ile suçladılar.
Onlar ‘‘Tüm solcuları böyle mi görüyorsun?’’ diye sordular.
* * *
Sovyetler'in çöktüğü dönemde bir sürü düşünür ‘‘Marksist felsefe göçtü’’ diye yazarken ben, ‘‘Marksist felsefe asla göçmez, belki zaman zaman geriler ama ölmez; göçen Sovyet siyasi sistemidir’’ diye yazmıştım.
Kişisel görüşüme göre; 21. yüzyılda da iki klasik felsefe okulunun dışında bir siyasi felsefe okulu gelişmemiştir.
Bu iki klasik okul, alt kategorileri olmakla beraber, ‘‘Liberal felsefe’’ ve ‘‘Marksist felsefe’’ olarak genelleştirilebilir.
Bu iki ana damar birbiri ile didişerek, yarışarak, kimi zaman biri, kimi zaman diğeri öne geçerek var olurlar.
Düşüncenin diyalektiği gereği birinin ölümü diğerinin de ölümü demektir.
Üstelik, şimdi liberaller tarafından baş tacı edilen Hayek, Karl Popper gibi liberal düşünürlerin zamanında nasıl dışlandığını da bilirim.
Tıpkı solcuların sağcı, sağcıların solcu diyerek dışladıkları Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ancak ölümünden yıllar sonra keşfedilmesi gibi!
* * *
Bugün itibarıyla ben ‘‘Birikim ekolünden’’ (Ömer Laçiner-Murat Belge) çok şey öğreniyorum.
ÖDP'yi heyecanla izliyorum.
Mehmet Ali Aybar saygı ile yád ettiğim düşünür ve politikacımızdır.
Gerçek solcular ile bahsettiğim üfürükten solcuların herhangi bir alakası yok. Sadece üfürükçüler daha çok ortadalar.
Ancak, tüm solcu dostlara yine de birkaç sorum var:
1) Benim kendimi ait hissettiğim liberal felsefe teorik olarak serbest pazarın tüm üretim faktörlerine hak ettikleri payı vereceğini iddia ediyor ama yaşanan pratikte -özellikle Türkiye gibi ülkelerde- emek marjinal katkısının payını piyasadan alamıyor. Solcular neden ‘‘gelir dağılımı’’ vurgularını unuttular, anlamıyorum. Onların önerileri -sakın bana devletleştirme demeyin- nelerdir, bilmiyorum.
2) Küresel dünya bilişim-teknolojisini öne çıkardı. Solcu arkadaşlar hálá neden ‘‘emeğin kol gücüne dayanan analizler’’ yaparlar, yine anlamam.
Tamam, küresel dünyaya karşılar ama karşıt politikaları nelerdir, en azından ben bilmiyorum.
3) Solcuların tarım politikalarının -sakın destekleme alımları demeyin- ne olduğu da belli değil.
4) Herkese bedava eğitim, fakir olanın zengin olanın eğitimini finanse etmesi sonucunu verdiğine göre, solcuların eğitim politikaları nelerdir?