Türban ve Anglosakson gelenek

TÜRBAN, Kıta Avrupası’nda her geçen gün geriliyor. En son Fransa, okullardan sonra hastanelerde çalışanların da türban takmasını yasakladı.

Kişisel kanıma göre türbana en büyük darbeyi ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) vurdu. Daha önce de yazdım:

AİHM; 29.06.2004 tarihinde Türkiye için çok ama çok önemli bir karar verdi.

* * *

AİHM kararı; türban taktığı için üniversiteden atılan bir Türk hanım öğrencinin Mahkeme’ye yaptığı itirazı haklı bulmadı-reddetti ve özetle dedi ki:

Bireyin inanç veya dinini belli eden/gösteren (manifest) tavırları toplumun diğer bireyleri tarafından kendi din anlayışları veya kişisel hak ve özgürlükleri için bir kısıtlama teşebbüsü olarak algılanabilir.

O halde devlet; dinini veya inancını belli eden/gösteren (türban) tavırlara kısıtlama getirebilir.

Mahkeme, kararının hemen her gerekçesinde ‘başkalarının tehdit algılaması’ kavramına başvurdu.

* * *

Ancak, Türkiye’de fazla yankı bulmasa da, İngiliz Mahkemesi geçen hafta türban konusunda tamamen ters bir karar verdi.

Davasını İngiltere Başbakanı Tony Blair’in avukat eşi yürüttüğü için dünyanın, ‘Cherie Blair’in başörtülü müvekkili’ olarak tanıdığı 16 yaşındaki Bangladeş asıllı Sabina Begüm İngiliz Temyiz Mahkemesi’nin kararıyla okuluna başörtülü devam etme hakkını kazandı.

Yerel mahkemede açtığı ilk davayı kaybeden Begüm’e yüksek mahkemede avukatlığını üstlenen İngiltere Başbakanı’nın eşi Cherie Blair destek olmuş. Begüm, Bayan Blair’in kendisine, eğitimin her şeyden önemli olduğu nasihatinde bulunduğunu ifade ediyor. Mahkemede, mağdur genç kızın savunması ‘başörtüsü yasağının insan hakkı ihlali’ olduğu belirtilerek yapılmış. (Zaman: 03.03.2004)

* * *

Böylece, Türkiye’deki temel çelişkiyi sembolleştirdiği için çok önemi bir mesele haline gelen, bu özelliği ile Türkiye’yi tıkadığına inandığım türban meselesinde AB’den iki farklı mesaj gelmiş oldu.

1) Daha çok Kıta Avrupası etkisinde olan AİHM meseleye ‘başkalarının tehdit algılaması’ (başkalarının özgürlüğünün kısıtlanması) olarak bakıyor ve yasaklamayı kendi hukuk normuna uygun buluyor. Nitekim, AİHM diğer dinler karşısında da benzer kararlar aldı.

2) İngiltere’den gelen Anglosakson gelenek ise meseleye ‘insan hakkı’ perspektifi ile bakıyor ve bireysel özgürlüğü korumak adına serbestiyet getirmeyi kendi hukuk normuna uygun buluyor.

* * *

Anladığım kadarı ile iki mahkeme arasında bir diğer fark ise; AİHM’nin karar haritasını Türkiye ve dünyada önemli bir çoğunluk tarafından ‘sembol’ olarak algılanan ve örtünmenin genel şekillerinden sadece birisi olan türban şekillendirirken, İngiliz Mahkemesi İslam’da örtünme kavramını kucaklayan ve genel bir ifade olan başörtüsü kelimesine odaklanıyor.

Birbirleri ile çelişir gibi gözüken bu iki kararın tahin-pekmez kıvamında karıştırılması ise benim Türkiye için çözüm tezimi güçlendiriyor:

Türkiye türban dışında bir baş örtme modeli geliştirmek zorundadır!
Yazarın Tüm Yazıları