SON günlerde yaptığı gibi Türkiye; ‘Kuran emri olan başını örtme’ ile bunun sadece bir şekli olan, ancak diğerleri tarafından AİHM’nin de kabul ettiği şekilde özgürlüklerinetehdit olarak algılanan türban arasında bir ayırım yapabilirse; sanırım en önemli sorunlarımızdan olan uzlaşmama geleneğini kıracağız.
* * *
Ülkeyi karpuz gibi ortadan bölen bu konuda iki tarafa da sorumluluk düşüyor.
Bir yıldır ısrarla savunduğum gibi:
i) Kastetmeseler dahi, türban takanlar karşı taraf içinde önemli bir oranın türbanı bir simge ve dolayısıyla tehdit olarak algıladığını,
ii) diğerlerinin de Kuran emri olarak önemli oranda Müslüman kadınların dünyanın her yöresinde ve dahi Türkiye’de başlarını örttüklerini (başörtüsü kullandıklarını), başörtüsünün herhangi bir tehdit unsuru taşımadığını,
iii) her iki tarafın da kamusal görev yapan görevlilerin ayrımcılık duygusu yaratmamak için dini (örn: türban), kültürel (örn: poşu) simgeler kullanmamasını kabul etmeleri gerekiyor.
* * *
Bu konuda herhangi bir hukuki düzenleme yapmadan önce Türkiye’nin eferversan aspirinin suda yavaş yavaş ama tüm kimyevi süreci yaşayarak erimesi gibi bir genel mutabakat (konsensüs) süresi yaşaması gerekiyor.
Hukuki düzenleme arkadan gelecektir.
Ancak, meselenin çözülmesi için ne referanduma, ne de Anayasa değişikliğine ihtiyaç var!
Türban yasağı; üniversitelilerin kılık ve kıyafetlerini tarif eden yönetmelikte yer alan ‘çağdaş giyim’ ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanıp, ‘türbanın çağdaş giyim sayılmaması’ pratiğine dayanıyor.
* * *
Şimdi düşünelim:
i) Referandum neyi oylayacak? Sadece kanaat ölçecek! Mutlaka başörtüsü lehine çıkacak kanaat belirlemesi ise neyi çözecek? AİHM kararına göre, nüfusun sadece %5’i bile türbanı tehdit olarak görmeye devam ederse, türban lehine her türlü düzenleme AİHM’de reddedilecek.
ii) Anayasa’nın hangi maddesi değişecek? Konu Anayasa’da yok ki! ‘Anayasa değişimi ile YÖK kalksın!’, deniyor. Bu niyet türban meselesinin çok üzerinde, çok daha geniş bir alanı kapsıyor. Üstelik, YÖK kalksa dahi üniversiteler yönetmenliksiz mi kalacak? Yönetmelikler ya aynen devam edecek, ya da yeniden yazılacak.
* * *
O halde yapılması gereken; eninde sonunda ilgili yönetmeliğin yeniden düzenlenmesidir. İlla ki bir mutabakat sağlandıktan sonra:
Kılık kıyafet yönetmeliğinin ‘çağdaş giyim’ ibaresine şu ibarelerin ilave edilmesi çözüm yaratabilir. (Mealen):
‘dini/kültürel sembol olarak diğerleri tarafından özgürlüklerine tehdit olarak algılanan (örneğin: türban) giysiler hariç olmak kaydı ile dini/kültürel kaynaklı örf ve adetlerimize uygun giyim tarzı çağdaş giyim dışında kabul görecek giyim tarzlarıdır.
Örf ve adetler çerçevesinde kullanılan giysiler arasında ve türban dışında hangilerinin özgürlüklerin tehdidi kapsamına gireceğine üniversitelerin yetkili organları teker teker karar vereceklerdir.