Türban işinin sonunda suyu çıktı

AİHM’nin "Leyla Şahin Kararı"ndan sonra bu köşede defalarca Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın eşlerine başlarını başörtüsü ile örterek bir jest yapmalarını, karşı tarafa bir el uzatmalarını rica eden yazılar yazdım.

Meramım tarafları ortak bir noktada buluşturmaktı. Bu teklifim nedeni ile AKP’liler ve yağdanlıkları tarafından aşağılandım, benim "saftorik iyi niyetimle" alay ettiler.

Şimdi bakın YÖK’de yapılması teklif edilen değişikliğe:

"Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yüksek öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz, bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz. Ancak başın örtülmesi, kişinin yüzünü açık ve kimliğinin tanınmasına izin verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir."

Ben bir jestten, bir tavırdan bahsediyordum. Daha evvel başörtüsü ile alay edenler şimdi "başörtüsü yasası" çıkarıyorlar.

Dünyada hukukun bu kadar küçük düşürüldüğü ülkeler sadece diktatörlerin ülkesidir.

Bir giysinin nasıl giyileceğini tarif eden bir başka yasa dünyanın bir başka ülkesinde var mıdır, çok merak ediyorum.

Örneğin, don nasıl giyilir diye açıklayan bir yasa metni var mıdır?

Galiba bunun da yetmeyeceğinden korkmuşlar ki, kendisi de bir hukukçu olan eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek bir ara yasaya resim bile koymayı düşündüklerini söylemiş.

Çizgi roman bir yasa tahayyül edebiliyor musunuz?

* * *

Ama ben bugün yasanın garabeti üzerinde değil, hukuki çıkmazı üzerinde duracağım.

Eğer, laiklik devletin tüm inançlara eşit mesafede olması ise ve eğer Anayasa herkesin yasalar önünde eşit olduğunu söylüyorsa Ergun Özbudun Hoca’ya soruyorum.

1) Baş örtmek sadece Müslümanların talebi olduğuna ve bu ülkede başka dinden ve inançtan insanlar da yaşadığına göre bir din veya inanç diğerlerinden ayırt edilerek ona özel haklar sağlayan yasa maddeleri çıkarmak Anayasa’nın (inançlara eşit mesafede durmak açısından) laiklik ilkesi ve ayrıca kanun önünde eşitlik ilkesi ile çelişmiyor mu?

2) İnancı gereği başını bağlamak isteyen Müslümanlara cevaz verilirken kendi inançları gereği kipa, açıkta haç takmak, başını kırmızı kuşak ile bağlamak vb. isteyen diğer din ve inançlara mensup insanlar bu haktan nasıl faydalanacaklar, faydalanacaksalar hangi yasanın hangi maddesine göre bu mümkün olacak?

* * *

Ayrıca aklıma başka bir konu da takıldı.

İslami hassasiyeti en yüksek iktidarın döneminde YÖK yasasında yapılan değişiklikte sadece başörtüsü tarifi veriliyor ve böylece diğer baş örtme şekli olan türbana cevaz verilmiyor, türban hálá yasak kalıyor.

Başbakan daha önce:

"Velev ki siyasal simge olsun ne çıkar. Türkiye’de, üniversitelerde, siyasal simge yasak mı?" demişti.

Şimdi Başbakan’a soruyorum. Sadece başörtüsüne cevaz veren, türbanı hálá dışlayan bu yasa değişikliği ile yukarıdaki sözünüzün önünden "velev ki" ifadesini siz kendiniz kaldırmış olmuyor musunuz? Eğer simge olmasaydı, türban da serbest olmaz mıydı?

Siz de türbanın siyasi simge haline geldiğini kabullendiğiniz için başörtüsü tarifi yapmış duruma düşmediniz mi? Halbuki türbanı sizin partiniz yıllarca savundu.

* * *

Anayasa’nın 24. maddesi: "Kimse....dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz" dediğine göre Partinizin anayasal suç işlediğini bu yeni yasa sayesinde bizzat TBMM kabul etmiş olmayacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları