Tüm tabuların üzerine gidelim: Atasözleriyle başlamaya ne dersiniz?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
UZUN yıllardır tüm mesaisini gençlere adayan İbrahim Betil, gençlerin yayınladığı web sayfası www.uniaktivite.net’teki köşesinde bu kez atasözlerine takılıyor.
Yüzyıllar içinden damıtılarak gelen ve gençlere tecrübe ve aklın özünü ifade ettiği iddiasıyla nakledilen bazı atasözlerinin ne kadar anlamsız olduğunu, bazılarının kastını nasıl aştığını veya zaman içinde nasıl anlamını yitirdiklerini anlatıyor:
Bir örnekle başlıyor işe:
"Kabahat öldürende değil, ölendedir!
Açıklaması: İki kişi arasındaki çekişme, birinin öbürünü öldürecek boyuta varmışsa, ölende de suç vardır, öldüreni tahrik etmiştir.
Aklıma takılanlar: Tahrik var olsa bile, bunu bir genellemeye koyup atasözü seviyesine taşımak ve her ölen-öldüren arasındaki ilişkiye yaygınlaştırmak (doğru mu)?Tahrik olsa bile, çağımızda bir insanın başka bir insanı öldürebilme yetkisi olacağını kabullenmek (mümkün mü)?İdam cezasının bile kaldırıldığı hukuk ortamında, insanların bir diğerini öldürmesini nerdeyse teşvik etmek (caiz midir)?
Dahası insan öldürmenin suç olması gerekeceği bir yana, katilliği hukuken de tescil edilmiş bir kişiyi, örneğin M.Ali Ağca’yı, affedip dışarı çıkartarak, (sonradan yanlışlığı anlaşılarak tekrar içeri girdiği halde, yine de "af müessesesini" sorgulayarak) yukarıdaki atasözünün uygun olabileceğini kamuya anlatmak (vicdanlara ne kadar sığar)?..."
* * *
İbrahim Betil, atasözlerini sorgularken şu görüşlere yer veriyor:
"...Toplumun kültürünü, toplumu oluşturan bireylerin düşünce ve değerlerini yansıtması, toplumda yıllar boyunca benimsenmiş davranış biçimlerini, hatta düşünceleri anlatması açısından atasözleri her toplum için önemli göstergelerdir. Parçası olmakla onurlandığımız, gelenek ve göreneklerini savunduğumuz ’bizim toplumumuz’ içinden, bağrından çıkma atasözlerini, deyimleri gerçekten bütünüyle benimsemekte miyiz? Tüm atasözlerini benimsemek gibi bir zorunluluğumuz var mıdır? Toplum tarihi içinde benimsendiği, kucaklandığı için bugünlere kadar gelen ama bireysel düşüncelerimiz ve değerlerimizi anlatmayan, dahası düşünce ve değerlerimizle çatışan, çelişen atasözlerini ne yapmalıyız? Bırakalım, gideceği kadar gitsin mi? Yoksa onları bu kültürün dışına fırlatmak için bir çaba sarf etmek mi? Benimsemediğimiz atasözlerini tartışmak, bazılarını bu toplumun bugün geldiği ve gelecek yüzyıllarda gitmek istediği yönde engel olduklarını görüyorsak, bizden sonraki nesillere taşımak yerine ’yok etmeye çalışmak’ acaba doğru olur mu?.."
* * *
"...Herkesin, özellikle günümüz gençliğinin bu yazı içinde ve bundan sonraki yazılarımda dikkate getirerek tartışılmasını önereceğim, benimtoplumuma yakıştıramadığım atasözleri hakkında neler düşündüğünü gerçekten merak ediyorum. Bu tartışmanın farklı platformlarda yapılmasının toplumsal gelişmeye katkıda bulunacağını düşünmekteyim. Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri Sözlüğü, Dillere Pelesenk Olmuş İlginç Deyimler ve Atasözleri isimli üç ayrı kitapta yüzlerce atasözü ve deyimi araştırdım, anlamlarını ve yazar yorumlarını okudum. Bu topluma yakıştıramadıklarımı işaretledim. Toplam 45 adet atasözü ve toplum kültüründe her nasılsa yer edinmiş deyim var ki, sadece bizim topluma değil, insan topluluklarının var olduğu hiçbir ortama yakıştıramadım. Bu ve sonraki yazılarımda sizinle paylaşmaya çalışacağım..."
* * *
İbrahim Betil’in www.uniaktivite.net’te açtığı tartışmayı ben de Hürriyet’teki köşeme taşıyarak, tartışmayı daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalıştım.