Terörist emniyet müdürü!

ÖNCE şu cümleyi okuyun:

30 yıllık emniyetçi, milliyetçi-maneviyatçı Hanefi Avcı komünist terör örgütüne yardım ve yataklık etmek suçlarından mahkemece tutuklandı!

Eğer bu cümleye zerre kadar itibar ediyorsanız, bu yazıyı okumayın.
Sizi kendi akıl ve vicdanınızla baş başa bırakıyorum!
* * *
Ben ise iddia ediyorum. Rahmetli Türkan Saylan’ın evini sabaha karşı basan güçler ilk vahim hatalarını yapmışlardı. Şimdi Hanefi Avcı’yı tutuklatan aynı güçler ikinci vahim hatayı yaptılar. Amaç, onun iddialarını unutturmak için kendisini itibarsızlaştırmak! Ama sanırım, sonunda esas itibarsızlaşan avcıyı avlamaya çalışanlar olacak! Tıpkı, Türkan Saylan olayında olduğu gibi!
Taktik açık. Dikkatleri bu tutuklamaya çekerek, tutuklama sayesinde zihinleri bulandırmak, Avcı’yı da susturmak. Bu gayrette olanlara bazı köşe yazarları da hemen destek vermeye başladılar. Örneğin, Sabah’ta Nazlı Ilıcak “Avcı Davasında Akla Takılan Sorular” (29.09.10) başlıklı yazısında “Avcı Davası” ile onun vahim iddiaları arasında bağlantı kuran hiçbir soru sormuyor ama Avcı’nın “terör bağlantısı”nı sorgulayan çeşitli sorular arasında şu soruyu sorabiliyor:
“Hanefi Avcı, niçin cemaati suçluyor? Gülen cemaati, hangi sebepten dolayı Hanefi Avcı’yı kötü duruma düşürmek istemiş olsun?”
Ilıcak’ın mantığına göre birinin birini suçlaması için ona garez duyması, ondan intikam almaya çalışması lazım. Bizzat görevi suçlu aramak olsa bile!
Kimse kimseyi sadece ve sadece suç işlediği için suçlayamaz!
El insaf be Nazlı Hanım!
* * *
Diyelim ki Hanefi Avcı Gülen Camaati’ne karşı intikam peşinde. Diyelim ki, üstelik hem kızıl komünist, hem de terörist!
Bütün bunlar Avcı’nın vahim iddialarını ortadan kaldırmaz ki!
İddia ediyorum, ahkam kesenlerin çoğunluğu ünlü kitabı okumadılar.
Dördüncü kez yazıyorum. Hanefi Avcı kitabında:
1) İçişleri, Adalet Bakanı, Başbakan Müsteşarı, Başbakan Başdanışmanı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Özel Mahkeme Başsavcı Vekili ve Emniyet Genel Müdürü’nü şahsına yönelik gizli ve illegal telefon dinlemeleri ile ilgili olarak bilgilendirdiğini,
2) 28.01.2010 tarihinde Emniyet Genel Müdürü’nün İçişleri Bakanlığı’na verdiği dilekçesini geri çekmesini istediğini,
3) Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda devletin envanterinde gösterilmeyen özel dinleme aletleri olduğunu,
4) Şahıs ismi ve telefon numarası vermeden, sadece telefon aleti numarası (IMEI) üzerinden İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından bir sürü telefon dinleme izni alındığını 12.01.2010 tarihinde TİB Başkanı’nın Adalet Bakanı’na bizzat bildirdiğini,   
5) Yargı, Emniyet İstihbarat ve KOM’a yerleşip, kanunları hiçe sayarak illegal dinleme yapan, belgelerde tahrifata başvuran aynı cemaate mensup ve aralarında “hasımlarını” tasfiye etmek için işbirliği yapan kişiler olduğunu, iddia ediyor.
Kitaptaki en vahim iddia; geri çekmeyi reddettiği 2 dilekçeye 8 ay boyunca İçişleri ve Adalet Bakanı’nın bigane kaldığıdır! Dilekçeleri örtbas edilmiştir.
Devlet içindeki illegal yapılanmaya esasen İçişleri ve Adalet Bakanı yardım ve yataklık etmiştir!
Hukuk devletini inşa etmek için bir an evvel bu iddialara cevap bulmak gerekmektedir!
İsteyen ayrıca, Hanefi Avcı’nın terörist-komünist olduğuna inansın!
Yazarın Tüm Yazıları