TAHA Akyol, "Liberaller AKP’yi Bırakır mı?" başlıklı yazısında (Milliyet-25.02.08) liberalleri, iki parti, AKP ile CHP arasında tercih yapmaya zorluyor.
Yazının başlığından anlaşılacağı gibi önce (tüm) liberalleri AKP’li yapıyor, sonra da bırakmasınlar diye liberalleri kafasındaki genel şablona sığınmaya çağırıyor!
AKP bazı liberallerin eleştirilerinden ve bir yol ayrımına varmaktan çok ürktü. Zira, rakamsal olarak fazla bir anlam taşımasa da bazı liberallerin eleştirileri, AKP’nin özgürlükçü görüntü veren cilasını büyük çapta sildi. Galiba, Akyol’un esas amacı da liberallerin AKP’den kopmadığı intibaı yaratmak! Bu amaçla şu hükme varıyor:
"Bu ikili tabloda ’liberaller’ ya da ’demokratlar’AKP ile çatışabilir ama destek verecekleri başka parti şimdilik yok. CHP ancak 1970’lerdeki gibi ’demokratik sol’ bir yenilenme geçirirse bu aydınların bir kısmı için ilgi odağı olabilir ama CHP, aksine, gittikçe katılaşıyor.
CHP’de ’özgürlükçü sol’ bir yenilenme olmadığı sürece, ’liberal’ ya da ’demokrat’ aydınlarla AKP’nin ilişkileri, ’boşanma’ya varmadan, ’çekişmeli evlilik’ gibi sürecek galiba."
* * *
Taha Abi kendi adına istediği gibi konuşur, AKP’ye istediği desteği verebilir ama başkası adına hüküm oluşturmak hakkına sahip olmasa gerekir. "Kırk katır mı, kırk satır mı" hesabı tutan Akyol, kendine göre, ölümü göstererek liberalleri sıtmaya razı etmeye çalışıyor.
Ben liberal-demokrat bir kişi olarak kendimi ne CHP’ye, ne de AKP’ye destek vermek zorunda hissediyorum. Kimse de beni bu tercihi yapmaya zorlayamaz.
Ayrıca, Taha Akyol’a hatırlatmak isterim. AKP ve CHP, Türkiye’nin en büyük iki partisidir ama Türkiye’de başka partiler de vardır. Bir liberal kendini üçüncü bir partiye yakın hissedebileceği gibi hiçbir partiye yakın hissetmeyebilir de!
Üstüne üstlük, Türkiye’de Liberal Demokrat Partililer de var!
Ben futbol takımı tutar gibi gözü kapalı bir partiyi desteklemek yerine ortaya konan "projeleri" teker teker ve liberal demokrat bir gözle irdelemeyi tercih ediyorum.
* * *
Taha Akyol’un beni çok şaşırtan bir sözü de şu:
"Gerçek ’liberalizm’i savunanlar, Liberal Düşünce Topluluğu (LDT) çevresindeki aydın ve akademisyenlerdir."
Bir LDT üyesi olarak söylüyorum ki:
1) "Hakiki Koç" otobüs şirketi gibi Akyol "gerçek liberaller"i nasıl ayırt ediyor, üstüne üstlük bir topluluğun tekeline nasıl indirgiyor, hiç anlamadım.
2) LDT içinde de "AKP"yi destekleyenler var, desteklemeyenler var. AKP’yi desteklemeyen LDT üyeleri "gerçek liberalizmi" değil de örneğin, "yarı-gerçek liberalizmi" mi destekliyorlar?
3) "Liberalizm" sözcüğünü Taha Akyol’dan duymak da beni şaşırttı. "Liberal" kelimesine eklenen "izm" eki liberal düşünceyi hayatta en fazla karşı çıktığı bir kavramın içine sokuyor:
İdeoloji!
Liberal düşünce başkaları için neyin doğru olduğunu bilme iddiasında olan tüm ideolojilere karşı olduğu için vardır. Liberaller, birey için neyin iyi olduğunu bireyin dışında kimsenin bilemeyeceği iddiasıyla tüm ideolojileri reddederler. Liberal için tek varsayım, bireyi kısıtlayan yasakların varlığıdır ve bireyin kendisi için en doğru olanı bulması amacıyla liberaller bu yasakları kaldırmayı hedefler. Nitekim bahsi geçen topluluğun adı da Liberalizm Derneği değil, Liberal Düşünce Topluluğu’dur!
* * *
Lütfen, kimse kimseyi hazır kalıplara sokmaya kalkmasın.
Kalıplarla düşünmeyi sevenler de kalıplarını kendilerine saklasınlar!