AŞURE, aklınıza ne gelirse içine konan bir tatlıdır. Birbiriyle alakası olmayan meyve ve tahıllar bir araya gelirler ve ortaya hoş bir tatlı çıkar. Fasulyenin bir tatlıda ne işi olabilir diye düşünebilirsiniz, ama fasulye aşureye çok yakışır.
Ben de bugün bir aşure pişirme denemesi yapacağım.
* * *
Pazar günü AKP ve Güneydoğu ile ilgili yazdığım yazıda görüşlerine kıymet verdiğim için ismini andığım İslamcı Kürt Altan Tan, kendisi hakkındasarf ettiğim "Gülen cemaati temsilcisi" sözünü kabul etmiyor. Ben yanlış yazmışım. Düzeltiyorum.
* * *
Aynı yazıda statükocu siyasete dönüşüm yapan AKP’nin bu dönem Güneydoğu’da İslami değerleri öne çıkaran Kürtlere ağırlık vereceğini ve bu amçla Milli Görüşçüleri daha da ön plana çıkaracağını yazmıştım. Cemaatleri çok iyi tanıyan bir arkadaşım aradı ve tersini savundu. O, önümüzdeki dönemde TSK’nın dümen suyuna gidecek olan AKP’nin Milli Görüş’ü hepten dışlayacağını düşünüyor. Söyledim, arkadaşım cemaatleri çok iyi bilir, onun için haklı çıkabilir, ama bir siyasi parti olarak AKP’nin tabansız nasıl siyaset yapacağını aklım almadı.
Aynı yazıda Erdoğan’ın yerel seçimlere dek IMF ile anlaşma yapmayacağını düşündüğümü yazmıştım. Hafta sonu tersine bir gelişme yaşandığı ve Washington’da IMF ile anlaşma yapmak için büyük mesafe kat edildiği gazetelerde yer aldı. Benim de kafam karıştı. Ümüğünü sıktırmadan IMF ile nasıl anlaşma olabilir? Acaba, çok kurnaz bir insan olan Başbakan yerel seçimlere dek hem IMF’yi, hem de içeride işadamlarını mı oyalayacak? Yoksa tüm laflarını yiyip imzayı çakacak mı?
* * *
Hem tabanda Milli Görüş’ü küstürmüş, hem de IMF’nin "kucağına oturmuş" ve böylece kendi kendisini halka ulufe dağıtmaktan men etmiş Erdoğan yerel seçimlerde ne yapar?
Bazılarının iddia ettiği gibi Erdoğan, şanzıman dağıtmış araç gibi habire tekleyip ne strateji, ne de taktik üretemez hale mi geldi?
Aynı Erdoğan, ABD’de İran’ın nükleer silah üretmekten vazgeçmesini isteyen ülkelerin de nükleer silah üretmemesi gerektiğini söylemiş. Aynı Erdoğan, ABD ile İran’ı barıştırmak için bir araya getirmek istiyormuş. Erdoğan, Obama ile Ahmedinejad’ı karşısına alıp "Ben biiir, ikiii, üçççç dediğimde aynı anda silahlar bırakılacak, Mehmet Barlas’ın zamanında bana yaptığı gibi karşılıklı yanak okşanacak" mı diyecek?
* * *
Bir okurum yazdı. Erdoğan’ın Fehmi Koru’yu aşağılamak için söylediği "Yesinler seni" sözünün orijinali beter argo imiş. Recep Tayyip Erdoğan, zannedilenin aksine, esasında çok nazik bir insan olduğu için sözü yumuşatarak sadece "Sevsinler seni" demiş olabilir mi?
Nur Çintay Aköz, Başbakan’la Memecanlar’ın evinde yenen yemeğin ardından eşi Emre Aköz için şöyle yazıyor: "Başbakan’ın karşısında Talisker (isli bir viski) içen oydu, yalakalık böyle bir şey herhalde!" (Radikal-16.11.08)
Hanımlara soruyorum, "Tek bir cümlede kocanızı nasıl rezil ederdiniz?" temalı bir yarışmaya katılsaydınız, siz ne yazardınız? "Yok, benim bu cümleyi geçmem mümkün değil" deyip pes mi ederdiniz?
* * *
Bu yazıyı, Ayten Alpman’ın, bestesini eski Yahudi müziğinden aşırıp yıllarca bize orijinal diye yutturarak ağlattığı "Bir başkadır benim memleketim" şarkısıyla kapatmak doğru olmaz mı?