TÜRK Milli Takımı hiç şüphesiz turnuvanın en flaş ekibi. Son 3 maçta aldığı neticeler, dünyada herkesin aklına takılmış vaziyette.
Gençlerimiz her maçta olağanüstü gayret gösteriyorlar ve ben onlarla gurur duyuyorum.
Artık biz de finale kalmayı, hatta şampiyon olmayı hayal ederken uçmuş olmuyoruz.
Ancak benim her olgunun ama her olgunun nedenini/gerekçesini aramak için eğitilmiş beynim günlerdir arıyor ama bu başarının nedenini/gerekçesini "mucize" kelimesi dışında bulamıyor. Halbuki, her başarının ardında bir makro-plan vardır. Makro-plan, ortaya bir strateji koyar ve taktiklerle beslenen strateji, galibiyeti/zaferi/başarıyı getirir.
Bazı insanlar bazı olguların gerekçesi/nedeni/açıklaması olmadığını düşünürler ama ben hayatı tesadüflerle/olağanüstü güçlerle izah etmeyi reddeden bir gelenekten geliyorum. Birçok insan da benim gibi düşündükleri için yerli ve yabancı basında Türkiye’nin üst üste yarattığı mucizeye günlerdirgerekçe/neden arıyorlar.
Muazzam başarıyı yorumlamaya çalışıyorlar.
Hadi ben futboldan anlamıyorum ama uzmanların da bu olağanüstü başarıya bir açıklama getiremediklerini kendi itirafları içinde okuyorum.Uzmanların da kafası karışık.
* * *
Yabancılar hesap etmişler. Türkiye şu ana dek toplam 409 dakika oyun oynamış ve sadece 8 dakikasını galip sürdürmüş. Demek ki, oynadığı 4 maçtan 3’ünü kazanan Türkiye, sahada sarf ettiği zamanın sadece % 2’sini galip sürdürmüş. % 98’lik bir zaman diliminde ise maçı ya mağlup, ya da berabere götürmüş.
Ben de geçenlerde bir hesap yapmıştım. Çek maçı ile ilgili şöyle yazmıştım(19.06.08).
"İlk gollerini 34. dakikada atan Çekler de 87. dakikada Türkiye beraberlik golünü atana dek 90 dakikalık maçın 53 dakikasını galip oynayıp, 4 dakikalık uzatmada Türkiye 92. dakikada galibiyet golünü attığı için sadece 2 dakika mağlup oynadıkları maç hakkında pekálá "Futbolun adaleti yok!" diyebilirler."
Çek Cumhuriyeti ile oynadığımız maçın süre açısından % 59’unu Çekler önde götürmüş, % 38.8’i berabere sürmüş, biz ise sadece maçın % 2.2’sini galip oynamışsız ama zafer bizim oldu!
Bu arada Türkiye verdiği sakatlarla da galiba ayrı bir rekor kırdı. Halen 23 oyuncumuzun 9’u sakat veya cezalı.
* * *
Türkiye 3 maçta birden üst üste önce yenik duruma düştükten sonra galibiyeti yakaladı, Çek maçında uzatmada galibiyeti yakaladı, Hırvatistan maçında ise işi penaltılara bırakan beraberlik uzatmanın uzatmasında geldi.
Üst üste gelen 3benzer neticenin olasılık ihtimali nedir, her maçtan ders almak gerektiğine göre, hadi İsviçre’yi ilk maç olduğu için bir kenara koyalım, diğer rakip ekipler bu olanaksız olasılığı altüst etmek için hiç mi ders çıkaramamışlardır, Almanların bizi elemesi için ilk golü bizim mi atmamız gerekir?
Biliyorum, bu sorular saçma! Ama son üç maçın sonuçları ardından insanın kafasına takılıyorlar!
* * *
Amerikalılar, gençlerimize öyle bir kondisyon yüklemişler ki son ana dek mücadeleyi bırakmıyorlarmış. Aşırı kondisyon yüzünden de kolay sakatlanıyorlarmış. İyi de; bu sözler sadece gençlerin durumunu açıklıyor, hangi strateji veya taktikle oynadıkları hakkında hiçbir şey söylemiyor. Kondisyon hangi strateji ile bezeniyor? Soru bu!
İlahi güçler mucizeyi sadece Türkler için mi yarattı?
Almanya maçında yeni bir mucize mi bekleyeceğiz?
Fatih Terim dünyada kimsenin çözemediği dáhi bir stratejist mi?