’Son Osmanlı padişahı: 1. Recep Tayyip Erdoğan’

BAŞBAKAN’a yağ çekme yarışında 1.’liği Metrobüs’ün açılında asılan, benim de yazımın başlığı yaptığım afiş kazanmış olmalı. Ancak, yağdanlık olma yarışındaki başarısı nedeni ile değil!

Gerçeği en yalın anlatan afiş olduğu için!

Maalesef, afişin korkutucu bir yönü de var:

1. Erdoğan’dan bahsediyor. Demek ki 2. Erdoğan, belki de 3. Erdoğan dönemleri de yaşayacağız. Erdoğan’a gazeteciler "padişah" deyince Başbakan küplere biniyor, partililer söyleyince belli ki memnun oluyor.

Demek ki, padişahlık dönemlerinde ne söylendiği değil, kimin söylediği önemli!

* * *

1. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir padişah edası içinde hem Türkiye’yi hem AKP’yi yönettiğini artık Süleyman Demirel’in Fırat kenarındaki sağır çobanı bile biliyor.

Ne bakanlar, ne milletvekilleri, ne de parti yöneticileri 1. Erdoğan ile çatışmayı, fikir ayrılığına düşmeyi göze alabiliyor. Erdoğan’ın hışmına uğramaktan korkuyorlar!

Ayrıca, aşikár ki ne Dışişleri yetkilileri ne de ekonomi bürokratları Başbakan’a meram anlatabiliyorlar.

Başbakan seçime kilitlenmiş durumda ve dış politika da, ekonomi de bu perspektifle yönetiliyor. Hal böyle olunca da, ne dış işlerine, ne de ekonomi bürokratlarına söylenecek söz düşüyor. Ancak, Başbakan yine de en çağdaş padişah!

Zira, o payitahta seçimle geldi ve yine seçilerek payitahtta oturmak istiyor.

Demek ki, 21. yüzyılda padişahlık böyle oluyor!

* * *

Ancak, seçim uğruna işsizliğe göz yumması içimi acıtıyor.

İşsizlik oranı resmi rakamlarla %12.2’ye çıkmış, gerçekte bu yüzdenin en az 2 misli olduğunu hepimiz biliyoruz. Kayıtlı işsiz sayısında artış sadece ocak ayında 375 bin kişi. Böylece ocak itibariyle kayıtlı işsiz sayısı 1 milyon 79 bin’e çıkmış oluyor.. Geçen yıl aynı ayda işsiz sayısı 704 bin seviyesinde bulunuyordu. İşsizlik maaşı (İşkur) başvurusu yine ocak ayında %95 arttı. Her 4 gencin birisi işsiz. Son aylarda sadece Bursa’da 100 bin kişi işsiz kalmış. İhracat %35 düşmüş.

Bütün bunları başta 1. Erdoğan olmak üzere bütün Ankara seyrediyor, zira Ankara biliyor ki bürokrat olmanın en büyük avantası hiçbir zaman işsiz kalmayacağını bilmektir.

Kriz dış kaynaklı imiş. Onun için 1. Erdoğan işsizlik konusunda hiçbir şey yapamıyormuş.

İşte bu tavır çok üzücü. Zira, her şeyden önce doğruları yansıtmıyor.

Geçen eylül ayından beri ben dahil bir sürü köşe yazarı "kriz geliyor, tedbir alınsın" diye bangır bangır bağırıyoruz. Şu an itibari ile ekonomik krize karşı tedbir almayan dünyadaki tek ülkeyiz. Ne IMF ile anlaştık, ne de kendimize bir paket hazırladık. Neden? Zira, her 2 durumda da Ankara para musluklarını kısmak zorunda kalacak. Halbuki biz ne yaptık, en iyi şartlarda %0 büyüyeceğimiz bir yılda büyüme oranını +%4 tahmin eden bir bütçe yaptık, vergileri bu orana göre tahminledik, payitaht bu gelir oranına göre para harcıyor.

1. Erdoğan bizleri işsiz bırakıyor, seçim harcamalarını çalışanların cebinden karşılıyor, biz de hep bir ağızdan bağırıyoruz:

"Padişahım sen çok yaşa!"

* * *

Yüce dinimiz adaletli olmayı emreder. Hepimizden insafa, şefkate dayalı bir vicdan sahibi olmamız bekler. Komşumuz açken uyuyamayız.

Anlaşılan odur ki 1. Erdoğan ekonomi bürokratlarına emir vermiş:

"30 Mart sabahına dek adaleti, insafı, şefkati, vicdan sahibi olmayı unutun. Bol bol uyuyun!"
Yazarın Tüm Yazıları