Sırat Köprüsü’nden geçiyoruz

TÜRKİYE, Sırat Köprüsü’nden geçiyor. Elimiz yüreğimizde 17 Aralık tarihini bekliyoruz. Her gün gelen yeni bir haber yüreğimizi hoplatıyor. Bazen anında moralimiz bozuluyor, bazen ufacık bir ipucuna seviniyoruz.

Artık tarih alacağımızı üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Ancak bizi ‘ama’lar ürkütüyor.

Şu anda kapalı perdeler ardında kıyasıya bir pazarlık sürüyor. Artık ortada prensip falan yok, herkes ‘ne kopartırsak kárdır’ mantığı ile bize abanıyor. Allah, Türkiye adına pazarlık yürüten siyasetçi ve diplomatlarımıza sabır versin. İşleri çok zor. Sonrası ise onlar için daha da zor. Biliyorum, onlar ne yaparsa yapsınlar, sonunda kimseye yaranamayacaklar. 17 Aralık’ta çıkacak ‘ama’ları herkes bir ucundan tutacak ve lime lime edecek.

* * *

Bugünkü yazımda ise esasen ‘diğer ülkeler’ ile ilişkileri de ayakta tutma ihtiyacına vurgu yapmak istiyorum.

AB yolunda doğru adımlarla ilerleyen Türkiye, 17 Aralık’ta ne sonuç çıkarsa çıksın; ABD, Rusya, Çin ve Hindistan’ı katiyen göz ardı etmemelidir!

Bu uyarımı bazılarının yaptığı gibi ‘AB olmazsa onlar var’ sığlığında yapmıyorum. 17 Aralık’ta çıkacak en hayırlı netice dahi dünyanın bir satranç tahtası olduğunu ve dünyada varlığımızı ancak usta bir satranç oyuncusu olarak sürdürebileceğimizi bize unutturmamalı.

Son yıllarda dünyada enerji-petrol arzını en hızlı artıran Rusya, yine dünyadaki enerji-petrol talebi en hızlı artan Çin ve dünyanın yeni teknolojik parkı Hindistan’ın 21. yüzyılın, ABD ve AB ile birlikte, odak ülkelerinden olacağını hesap etmeyen ülkeler 21. yüzyılı katiyen okuyamayacaklar.

Enerji savaşlarının; bitmeyen dünya savaşlarını 21. yüzyıla taşıdığını, dolar karşında nihayet başka bir para biriminin, Euro’nun kıyamet koparacağını göremeyenler, 21. yüzyılda muhakkak kaybeden ülkeler arasına gireceklerdir.

* * *

Bu açıdan bakıldığında hemen 17 Aralık öncesi Putin’in Türkiye ziyareti çok önemli ve hayırlıdır. Türkiye’nin çöken Sovyetler’in ardından yüzüne gözüne bulaştırdığı ve Rusya’yı adeta yok sayan ‘kuzey politikası’ inşallah ve nihayet, yeni ve daha akılcı bir boyuta taşınacaktır.

Öte yanda, bizim dışımızda dünyadaki hemen tüm ülkelerin farkında olduğu Çin ve Hindistan’a hálá uzak duruşumuz, çok büyük açığımızdır.

* * *

Ancak, son zamanlarda beni çok rahatsız eden iki uçlu bir olumsuz gelişme var. Türkiye sanki her geçen gün hem Ortadoğu’da etkinlik kaybetmekte, İsrail-Filistin ikileminde beter bocalamakta, hem de en eski ve kim ne derse desin, tarihsel açıdan en vefalı müttefiki ABD’den anlaşılmaz nedenlerle uzaklaşmaktadır.

Sanki çokboyutlu analiz sistematiği bazı AKP’lilerin zihinsel boyutunu aşmakta, son zamanlarda ABD ile ilgili sadece duygusal tepki verilmektedir.

Onlar konjonktür olan ile yapısal olanı birbirine karıştırıyorlar!

Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım!
Yazarın Tüm Yazıları