Şer ile ehven-i şer!

EMEKLİ Orgeneral Çetin Doğan başkanlığında 29’u general, 133’ü subay olmak üzere 162 asker 5-7 Mart 2003 tarihlerinde “Plan Semineri”nde bir araya geliyorlar ve “Balyoz Hareketi”ni planlıyorlar.

Haberin Devamı

Bu harekât ile ilgili iddialara mesnet teşkil eden dokümanlar orjinal belge olarak TÜBİTAK tarafından onaylanıyor ve 18 emekli general, 4 muvazzaf amiral, 28 subay, 1 astsubay gözaltına alınıyor.

Belgelere göre, Hükümet’i sıkıştırmak, fırsat çıkarsa devirmek için yapılacak çeşitli eylemler arasında kendi uçağımızı düşürüp suçu Yunanistan’ın üzerine atmak da var, camileri bombalamak da, 200 bin kişiyi statlarda toplamak da!

Şu anda iki ihtimal var:

1) Bu iddialar doğru!

2) Birileri TSK’yı iyice gözden düşürmek için ha bire düzmece belge hazırlıyorlar.

Hangi ihtimalin “gerçek” olduğuna hukuk karar verecek.

Ama şimdiden belli ki her iki ihtimal de iğrenç! İnsanın her iki ihtimal karşısında midesinin bulanmaması, kanının donmaması mümkün değil.

* * *

Benim tavrım ne?

Her halükârda hukukun üstünlüğüne halel getirmeden gerçeği ararken iki duygu arasında sıkışıyorum.

1) 2002-2005 arasında askeri vesayetin Hükümet’i zora sokmak, mümkün olursa yıkmak için azami gayret içinde olduğunu bizzat kendi yaşadıklarım ışığında biliyorum. Telefonlarım dinlendi, jandarma Adliye’ye hakkımda uydurma ihbarlarda bulundu, e-posta yolu ile tehdit edildim. O dönemde Hükümet’e destek veriyordum ve benim köşemden verdiğim destek bile “birileri” tarafından “haddini aşmak” olarak yorumlanıyordu.
Benim paradigmamda kabaca 28 Şubat 1997 ile 27 Nisan 2007 arasında bu ülke son askeri vesayet dönemini yaşadı. Ancak, paradigmal olarak doğruluğu kabul gören ile somut olarak ispatlanan arasında dağlar kadar fark vardır, esas olan ispattır.
Bana öğretilenlere göre ben ne kadar güçlü inanırsam inanayım, duygularım ile algıladıklarımı aynı anda sorgulamak da zorundayım.

* * *

2) Bu gözle gerçeği gösterecek ve böylece iddiaları ispatlayacak belgelere bakınca; Balyoz Hareketi’nin 162 askerin bir araya gelerek açık bir toplantıda (en az bir kişiden bile mi şüphe etmediler!) kotarıldığını okumak, bu kişilerin pervasızca kendi uçağımızı düşürmekten, camilerimizi bombalamaktan bahsettiklerini öğrenmek, kimse kırılmasın ama, bende “duyduklarına inanma eksikliği” yarattı.
162 kişi böyle zırva işleri hangi cüretle açık seçik konuşur? Yunanistan’ın üstüne atılan çamuru yutmayacağını 133 subay ve 29 general hesap edemez mi? Bu insanlar hem bu kadar aptal, hem de camileri bombalayacak kadar vicdansız olabilir mi, diye sormadan edemiyorum.

* * *

3) Ben “Olamaz” diyorum ama iddialara mesnet teşkil eden belgelerin orijinal olduğuna dair TÜBİTAK rapor vermiş. TÜBİTAK bir bilim kurulu. Onların bulgularına itibar etmemek elimde değil.

* * *

Ben şer ile ehven-i şer arasında sıkışmış durumdayım. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, galiba en iyi şansımız ehven-i şer ile paçayı kurtarmak. Tek seçeneğimiz iki iğrenç arasında daha az zararlısını seçmek.

Yazarın Tüm Yazıları