Şemdinli üzerinden Irak

ISRARLA yazıyorum: Şemdinli-Hakkári-Yüksekova’da yaşananlar ile (Kuzey) Irak’taki son gelişmeler birbirinden hem bağımsız, hem de yakından ilgili gelişmelerdir.

Haberin Devamı

Kürt meselesi, Türkiye’nin kendi vücudunda yerleşik bir cerahattir; ama genelde, hele hele son dönemde, dışarıdan kaşınmaktadır!

Bu hafta üç yazıda yukarıda ifade ettiğim görüşü açacağım.

İlk önce ‘iç cerahat’ meselesini irdeleyelim:

* * *

Türkiye; son dönemde vücuduna yerleşmiş cerahati fırlatıp atmak için Kopenhag Kriterleri (Uyum Yasaları) çerçevesinde kendinden beklenen hukuki edimleri yerine getirmiş ve ‘bireysel özgürlükler ve haklar’ açısından oldukça radikal adımlar atmıştır. Kürtler, ‘Uyum Yasaları’ çerçevesinde hak ettikleri hakları büyük çapta aldılar.

Ancak, özgürlükler lehine çıkarılan yasaların Kürtlerin çoğunluk olduğu bölgelerde uygulanması hususunda hálá çok büyük eksiklikler vardır.

Hükümetin ‘Kürt meselesinde’ asli görevi, bizzat kendi elleriyle çıkardığı yasaları sivil ve askeri bürokrasiye benimsetmektir.

Ancak, son dönemde bazı Kürtler tarafından dile getirilen talepler, Kopenhag Kriterleri’nin vazettiği haklardan farklı ve öte haklardır.

* * *

Önce tipik bir örnek olarak şu sözlere kulak verelim:

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk, Derya Sazak ile yaptığı söyleşide kendisine sorulan bir soruya şu şekilde cevap veriyor:

‘- Öcalan, 1999’da yakalandıktan sonra Güneydoğu’da ‘barış’ büyük ölçüde sağlanmışken PKK’nın yeniden silaha sarılmasının savunulacak tarafı var mı?

- ...1998’den itibaren silahların sustuğu süreç iyi kullanılmadı. Bugünkü çatışmaların uzun süreceğine inanmıyorum. Geçmişteki çatışmaların ‘Bağımsız Kürdistan’ boyutu vardı. Sonra stratejik değişiklik oldu, Türkiye’nin bütünlüğü içinde ‘Demokratik Cumhuriyet’ anlayışını geliştirdiler. (Milliyet-28.11.2005-‘Sohbet Odası’)

* * *

‘Demokratik cumhuriyet’
söylemi, Apo’nun savunduğu bir tanımdır ve Kürt jargonuna yerleştiği anlamıyla mealen;

‘Cumhuriyeti birlikte kuran iki ana unsurun (Kürt ve Türk milleti) kendi milli kimliklerini demokratik haklar çerçevesinde koruyarak aynı cumhuriyet altında birlikte yaşamasıdır’ anlamında kullanılmaktadır!

Son zamanlarda çeşitli Kürt unsurların atıfta bulunduğu ‘demokrasi’, bireysel haklara dayanan AB normlarının hayata geçirilmesi değildir!

Kürtlerin Kürt bölgelerindeki haklarıdır!

Bu iki tarifte yer alan ‘demokrasi anlayışı’ aynı değildir.

* * *

İşte Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya attığı ‘alt kimlik-üst kimlik’ tartışması burada kilitleniyor.

Hemen herkes alt kimlik tarifinde hemfikir!

Ancak, üst kimlik tarifinde farklı fikirler var.

Sorun, bir ulus (milli) devlet olan Türkiye Cumhuriyeti tek milletli (Türk) mi, yoksa çift milletli (Türk ve Kürt) bir ülke midir, tartışma burada kilitleniyor!

(Yarın devam edeceğim)

Yazarın Tüm Yazıları