DÜN "Şemdinli İddianamesi"nde yer alan Büyükanıt dışındaki iddiaları göz ardı etmemek gerektiğini, iddianamenin bütünlüğünü gözden kaçırmamak gerektiğini yazdım.
İki gündür; medyada büyük bir kampanya ile Büyükanıt hakkındaki suçlamaların yersizliği ifade ediliyor. Ben ise; neyin ne olduğunu anlamak için muhakemenin şart olduğunu, artık Pandora’nın kutusunun, bir daha kapanmamak üzere açıldığını düşünüyorum. İddianamenin örtbas edilmesinden de korktum.
Şimdi memnuniyetle görüyorum ki; Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın hazırladığı iddianame Van 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmiş.
* * *
İddianamede ilk iki gündür adeta göz ardı edilen neler var?
Savcı Ferhat Sarıkaya, sanıklar astsubay Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş hakkında "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs etmek, suç işlemek için anlaşmak" suçlamasında bulunuyor.
Sarıkaya’ya göre; Şemdinli olayları sırasında ilçe merkezinde görevli olduğunu öne süren Jandarma personelinin üstlerinden emir almış olduklarını söyleseler dahi emri verenin kanunlara aykırı davrandığı ortaya çıkmakta. İlgili genelge gereği polis sorumluluk bölgesinde suçu önleyici teknik izleme ve dinlemenin yapılması için adli makamlara talep yapılması kanuna aykırı bir durum ortaya çıkartıyor.
* * *
Herkes sadece savcı Ferhat Sarıkaya’nın iddianamesi üzerinde durmakta ama:
1) Mülkiye Müfettişleri’nin Şemdinli raporu da aynı istikamette ve aynı kişilerle ilgili iddialarda bulunuyor.
2) Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun da TBMM Şemdinli Komisyonu’na verdiği ifadede benzer iddiaları ortaya atıyor. Bu iddianamelerin bütününe bakarsak:
a) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Haziran 2005’te "Kürt meselesi"ne Apo’nun jargonunu kullanarak, ardını arkasını getiremese de, sahip çıkıyor.
b) Ardından, Temmuz-Kasım 2005 tarihleri arasında Şemdinli’de 17-18 olay oluyor. Ayda ortalama 4,5 bombalama yapılıyor. Bombalama olayları 9 Kasım’da aniden kesiliyor.
c) Bölge "Jandarma Bölgesi" değil, Jandarma’nın görev alanı dışında. Bu bölgede jandarma istihbarat yapsa dahi, hiçbir geçerliliği yok. Ama tüm istihbarat ve eylemleri jandarma yapıyor.
d) Şemdinli bölgesi Emniyet’in alanına girdiği halde; jandarma astsubayların yaptıkları istihbarat ile ilgili olarak Emniyet İstihbarat Dairesi ne bilgilendirilmiş, ne de ilgilendirilmiş.
e) Şemdinli’de Emniyet İstihbarat da kendi istihbaratını yapmış ve Jandarma İstihbarat’tan farklı sonuçlara ulaşmış:
"...Seferi Yılmaz diye dükkanına patlayıcı atılan şahıs, bizim dairemizin (Emniyet-İstihbarat) hedefi değildi. Hakkari istihbaratının da hedefi değildi. Bu şahsın, o gün itibarıyla veya daha öncesi itibarıyla örgütle ilişkisini biz bulamadık, göremedik. Bizde kaydı yok...
(Seferi Yılmaz’ın dükkanına gelecek bir koli istihbaratı ile ilgili olarak):
Cevap: Olmaz böyle bir şey. Onlar da bu konuda bunu bildirmek zorunda. Yani, Hakkari Emniyet Müdürü’nün bilgisi olmayacak, valisinin bilgisi olmayacak, istihbarat şubesinin bilgisi olmayacak, böyle bir operasyon yapılacak. O zaman bir keşmekeş ortaya çıkar." (TBMM Tutanak Müdürlüğü-2.2.2006. Komisyon:10/322)
* * *
Yarın "Bunlar neden oluyor?" sorusuna yeniden cevap arayacağım!