Paylaş
Taraflar tutmuşlar bir halatı, sürekli kendilerine doğru çekmeye çalışıyorlar.
Bu çekişmede hukukun üstünlüğü “rakiplerin” hemen hiç umurunda değil.
Konu ne olursa olsun, “meseleye” karşı tarafa nasıl çalım atacaklarını düşünerek yaklaşıyorlar.
Yargı mensupları kusura bakmasınlar ama türbanın üniversiteye girmesinden tutun, katsayıya, 367’ye, AKP’nin kapatılmasına kadar bir sürü “hukuki mesele” yargı kurumları tarafından “güç oyununun” gölgesinde sonuçlandırıldı, sonuçlandırılıyor.
Öte yanda, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan askeri atanmışların siyaset alanına doğrudan müdahalesi veya siyaset alanının sınırlarının çizilmesi ile şekillendi.
Bu açıdan bakıldığında askeri vesayet altında hazırlanan 1982 Anayasası’nın özgürlüklere yol açan değil, özgürlüklere sekte vuran bir anayasa olduğu aşikâr. Toptan değiştirilmesi için ülkede arzu var ama irade bir türlü oluşmuyor.
* * *
Değişiklik istenen maddeler karmaşık. Kebapçıda “ortaya karışık” kebap söyleme mantığı ile hazırlanmış. Bir sürü alana dokunulmuş ama AKP’nin korkulu rüyası dokunulmazlıklara dokunulmamış. Bazılarının ağzına bir parmak bal çalınmaya da çalışılmış.
Ancak, özünde yargının yürütmeye bağlanması, yürütmenin yargının sultasından kurtarılma hedefi altında yargının yürütmenin sultası altına girmesi için yapılan ayarlamaların esas amaç olduğunu hepimiz biliyoruz!
Ben Anayasa’nın yargıyı sağlam kazığa bağlamak amacı ile değiştirilmeye çalışılacağını (02 Mart 2010-“Nasıl bir yargı reformu”) ve yargı ile ilgili teknik konuların oylanamayacağını (03 Mart 2010-“Referandum sağlıklı sonuç verir mi?”) önceden savunmuştum.
* * *
Anayasa paketi taslak teklifi, 3 adet de geçici maddeyle birlikte 26 maddeden oluşuyormuş. Teklif, Anayasa’nın 10, 20, 23, 41, 53, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156 ve 159. maddelerinde değişiklik öngörüyormuş.
Ancak, anladığım kadarı ile özünde Hükümet; Anayasa Mahkemesi, HSYK, Danıştay, Ergenekon Davası, Adalet Bakanlığı-hâkim ilişkilerinde vb. yaşadığı her sorunu değişiklik maddeleri ile kendi lehine çözmeye çalışıyor. Örneğin:
11 üyeli Anayasa Mahkemesi 19 üyeye çıkıyor, 16 üyeyi cumhurbaşkanı atarken, 3 üyeyi TBMM seçecekmiş.
Bu ne demek? Abdullah Gül 16, AKP 3 üye seçme hakkına kavuşuyor. Abdullah Gül’ü (Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesi için daha yıllar var.) AKP seçti, o da şimdi Anayasa Mahkemesi üyelerini seçecek, üyeler de gereğinde AKP’yi yargılayacak, iktidarın TBMM’de çıkaracağı kanunların Anayasa’ya uygunluğunu denetleyecek!
Yeme de yanında yat!
(Yarın devam edeceğim.)
Paylaş