Sarıgül sarardı CHP morardı!

KONGRE öncesi TV’de kendisini ‘Ya kazanamazsanız!’ diye uyaran gazeteciyi azarlayarak ve ‘Mustafa Sarıgül kazanamayacağı yarışa girmez!’ diyerek meydan okuyan Sarıgül şimdi nasıl bir ruh halindedir, çok merak ediyorum.

Deniz Baykal kongreyi kazandığı halde kaybettiğinin farkında mıdır, bunu da çok merak ediyorum.

Ama, herkesin farkında olduğu bir şey var:

CHP kaybetti!

Dolayısıyla Türkiye de kaybetti!

Artık, CHP’yi ve liderini kendisine oy veren delegeleri dışında kimsenin ciddiye alması mümkün değil. Bundan böyle Deniz Baykal ve ekibi ağızları ile kuş tutsalar dahi, liderliğini korudukları sürece, kimse bu partiye bel bağlayamaz.

Şu anda Türkiye solu ve muhalefeti olmayan bir ülke!

* * *

Ben kavgalı çok kongre gördüm.

Ama başbakan olma iddiasındaki bir genel başkan adayının kavgaya karışıp, kendisi ile eş durumundaki başka bir belediye başkanına yumruk attığı ilk kongre bu!

Mustafa Sarıgül kongrelerde kullanılan çok basit bir taktiği yuttu.

Deniz Baykal, Sarıgül’ü sinirlendirmeyi hedef seçmişti ve bunu başardı.

Mustafa Sarıgül zıvanadan çıktığı anda sadece CHP delegeleri gözünde değil, 9 ayrı kanalda kongreyi takip eden millet indinde de çok ağır yara aldı!

Türk insanının büyük çoğunluğunun hiddet ve şiddetten ne kadar çekindiğini bilmeyen bir insan ülkeyi yönetme iddiasına nasıl girer?

* * *

Ancak, Baykal kazanmadı, o da kaybetti!

Küçük Kongre salonunu kendi iç sahası haline getiren, Sarıgül’ü deplasmana sürükleyen, açıkça sataştığı halde karşı tarafa anında söz hakkı vermeyen, uzun konuşmasında Sarıgül nefretinden başka hiçbir mesaj üretemeyen, kapıldığı paranoya sonucu kaybedenin hep başvurduğu için çok kanıksanan ve bıktıran komplo teorilerine sığınan (‘ABD yaptı!’), 1 Mart’taki duruşunu örneğin Kerkük meselesi ile ilgili kelam etmeyerek katiyen somutlaştıramayan, ülke ile ilgili hiçbir projesi yokmuş gibi bir görüntü veren Deniz Baykal da bu hafta sonu belki de siyasi kariyerine kendi eli ile son verdi.

* * *

Ancak en önemlisi:

Türkiye’nin en eski ve yaşayan tek gerçek müessese partisinin bu kadar zedelenmesi ülke için başlı başına bir kayıptır.

Üstüne üstlük, demokrasilerde denetleme ve dengeleme görevi ortadan kalktığında demokrasi büyük hasar görür.

Denetleme ve dengeleme hem iktidar-muhalefet ikiliminde, hem de sağ (büyüme)-sol (dağıtım) ikiliminde vazgeçilmez bir görevdir.

Sağ bir iktidarın sol bir muhalefetten tamamen kurtulması iktidarı iyice vurdumduymaz hale getirebileceği gibi ana muhalefetin Meclis dışına kaymasına, lüzumlu-lüzumsuz insanların/ kurumların bu görevi yüklenmesine vesile olur!

29 Ocak 2005 günü sadece CHP değil, Türkiye de büyük yara almıştır!
Yazarın Tüm Yazıları