Sağlık olsun!

İKİ hafta önce bir yazı (“Ruhuma Bahar Erken Geldi”-4 Nisan 2010) yazdım. Adı üzerinde ruhuma baharı çağırdım. O yazıda fiziksel değil, ruhi yaşın öneminden, asıl olanın “an” olduğundan, her gördüğüm bebek ile yeniden doğduğumdan dem vurdum.

Bir dostum var. Tıp profesörü. Bir bilim adamında olması gereken bütün hasletler kendisinde var. Ağabey, kardeş harika çocuklar olarak yetiştiler. İkisinin de doğal yetenekleri çok üstün. Ama onlar “emeğin” katma değerini bildikleri için Allah vergisi zekâlarına hiçbir zaman güvenmediler.
Tıp profesörü olan ufak kardeş bilimi ile irfanı ile Türkiye’de dalında en önde gelen isimlerden birisi. Kendisine güvenim sonsuzdur. Uzmanlık dalı dışında konularda bile ona danışırım. Kısacası, tıp bilimi ile ilgili her alanda kendisine başvururum. O ise, bana ilgili uzmanları tavsiye eder. Uzmanlığa saygısı sonsuzdur. Vesveseli ruhumda sık sık kopan uyduruk fırtınalara ise bıkmadan usanmadan cevap yetiştirir. Ancak, bir huyu zorludur. Lafını hiç esirgemez. Sağlık konusunda katiyen pazarlığa gelmez.
* * *
Son telefon konuşmamızda lafı “Ruhuma Bahar Erken Geldi” başlıklı yazıma getirdi. Birden sordu:
- Yazındaki gibi yeniden doğmuş gibi olmak istiyor musun?
Yüreğim ağzıma geldi. Âlim adamlar mucizelerle iç içe yaşarlar. Herhalde, bana ilim-irfanının vardığı son noktadan bir gül atacak diye heveslendim.
Büyük bir heyecanla:
- Tabii dedim.
- O halde, 20 kilo vereceksin!
Kendisinden 20 senedir duymakta olduğum sözü bir kez daha duyunca, Milli Piyango’da bilmem kaçıncı defa son rakam tutmadığı için büyük ikramiyeyi kaybeden insan gibi mosmor kesildim.
Mucizeye telefonun ahizesi kadar yanaşmış ama yine senelerdir duyduğum aynı sözleri duymuştum.
Benim ondan beklediğim:
- Elini iki bacağının arasına tersten sok, elini öne doğru uzat ve üstüne işe. Elini yıkamadan yat, ertesi sabah 20 yaşında uyanacaksın, türünden uygulaması kolay bir mucize idi.
O geçen yazdan beri 8 kilo zayıflamış olmamı bile bir “Aferin!” ile ödüllendirmediği gibi 20 senedir aynı lafı söylüyordu. “Allah’ım şu tıp bilimi 20 senedir zayıflamadan gençleşmenin sırrını bulamadıysa ne işe yarıyor!” diye ahizeye bağırmak istedim ama maçam yemedi. “Hocam” bana her daim lazımdı.
Hızını alamadı:
- Karaciğer enzimlerinde düzelme var ama alkol zinhar ağzına değmeyecek.
Bunlar sanki anlaşmışlar. Şeker uzmanı hocam da aynı şeyi söylemişti.
Tıp bilimi senelerdir evire çevire aynı lafı tekrarlıyordu!
* * *
20 kilo vermek için en az 8-10 ay bir şey yemeyeceksin. Alkole ağzını sürmeyeceksin. Gece hayatına katiyen karışmayacaksın. İşte o zaman yeninden doğmuş gibi olacaksın.
Hocam haklıydı. Bebekler abur cubur yemezler, alkolü tanımazlar ve gece hayatı deyince uykudan başka eğlence bilmezler.
Ben ruhuma bahar geldi derken neyi kastediyordum, Hocam ne anlıyordu.
Allah’tan kardiyoloğum tansiyonun değişkenlik göstermesinin normal olduğunu, öyle her tansiyonum yükseldiğinde kendime “tansiyon hastası” muamelesi yapmamam gerektiğini söylemişti de, “tansiyon”dan yırtmıştım.
Ben “yeni bahar” derken hem aklım işvette, hem gönlüm cennette olsun istiyordum. Tıp biliminden bu konuda yardım umuyordum.
Hocam ise telefonun öbür ucunda:
- Birisinden birisini seç, diyordu.
Benim “yeniden doğuşum” başka bahara kaldı!
Yazarın Tüm Yazıları