BU köşede 21 Temmuz 2010 tarihinde bir tıp profesörü tarafından kaleme alınan “Sağlık Bakanı’na Bir Cevap” başlıklı yazıyı kale aldım.
Bugün de Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın cevabi yazısını, yer darlığı nedeni ile kısaltarak ama ruhunu bozmadan yayınlıyorum: * * * “Bugün bir tıp profesörüne ait olduğunu ifade ederek, ‘Alternatif bir görüş sunuyorum’ şeklinde köşenizde yer verdiğiniz mektubun sahibi, konuyla ilgili herhangi bir çözüm önerisinde bulunmadığı gibi, haksız suçlamalarda bulunmakta, gerçekleri saptırmaya çalışmaktadır. Şöyle ki; AK Parti Hükümetleri olarak uyguladığımız Sağlık Politikaları hiçbir zaman popülist olmamıştır. Mektup sahibinin kullandığı şu cümle çok ilginçtir: ‘... Ancak ne sağlık sorunları çözülmüş, ne de kimse mutlu olmuştur...’ Ülkemizin birçok sağlık sorunu da Sağlıkta Dönüşüm Programı ile çözülmüştür. Nitekim hem Türkiye’de sağlıkla ilgili memnuniyet artmış, hem de OECD, Dünya Sağlık Örgütü, benzeri birçok uluslararası kuruluş ve ülke Türkiye’de başarı ile uygulamakta olduğumuz Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı takdirle değerlendirmiş ve örnek göstermiştir. Bilim adamı olmanın gereği bu ülkede yaşanan gerçekleri (takdir etmese bile) görebilmektir. * * * ‘Bu sektörde de en iyi hizmeti satın almanın kuralları liberal ekonominin diğer alanlarından farklı olmamalıdır’ şeklinde ortaya konulan yaklaşım, sağlık alanıyla ilgili olarak söylenmesi bakımından oldukça düşündürücüdür. ‘Vatandaşımız, en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için mutlaka muayenehaneye gelmeli ve mutlaka yüklü miktarlarda para ödemelidir!’ anlamına gelen düşünce tarzının bu kadar içselleştirilmesinin takdirini size ve değerli okurlarınıza bırakıyorum. * * * ‘Üniversite veya devlet hastanesinde istediği hekime tedavi olmak isteyen hasta bu hakkını nasıl kullanacaktır?’ diye soran ve cevabını da ‘Muayenehaneye yönlendirilerek, hoca farkı adı altında özel muayene veya özel ameliyat parası ödeyerek’ şeklinde duymak isteyen bir bilim adamı yaklaşımı da ilginçtir. Bu ülkenin mevcut imkân ve kaynaklarını bilen ve rasyonel davranmak durumunda olan herkesi rahatsız eden, bazı hocaların muayenehane işletmesi veya buradan para kazanması değildir. Zaten Tam Gün Yasası’nı zorunlu kılan en önemli gerekçelerden birisi de ülkemizdeki hekim sayısının yetersizliğidir. Biz Tam Gün Kanunu ile hekimlerimizin mesailerinden optimum seviyede yararlanmak, halkımıza hak ettiği sağlık hizmetini en iyi şekilde vermek, bunu yaparken, bir yandan vatandaşımızın ‘hoca parası’, ‘bıçak parası’ gibi isimler altında etik olmayan ödemeler yapmak mecburiyetinde bırakılmasına engel olmak, bir yandan da, bir kısım hekimlerimiz tarafından suiistimal edilen ve çoğunlukla da sistemden kaynaklanan kötü uygulamalar nedeniyle tüm hekimlerimizi töhmet altında koyan sistemin ortadan kaldırılmasını amaçladık. * * * Özellikle vurgulamam gerekir ki, muayenehanesi olan bazı hekimlerin kamudaki konumlarını, servis ve yataklarını milletten ‘para almak’ adına kullanmaları, bunu da muayenehanelerine yönlendirerek yapmaları hekimlerimiz de dahil hepimizi rahatsız eden bir gerçektir. Etik dışı uygulamalara son vermek, hasta-hekim arasındaki para ilişkisinin sona erdirilmesiyle mümkündür ve bunu gerçekleştirmek için her türlü tedbiri almaya ve kararlılıkla uygulamaya devam edeceğimizi belirtmek isterim.”