GENELKURMAY Başkanlığı’ndan beklenen 16 Aralık günkü hava harekátı ile ilgili resmi açıklama 25 Aralık 2007 günü yapıldı. Resmi bilanço çıkarılmasını ısrarla talep eden bir kişi olarak Genelkurmay’a teşekkür ederim.
Açıklamada ortaya konan rakamlar kabaca şöyle:
"16 Aralık 2007 tarihinde icra edilen harekát esnasında, Irak’ın kuzeyinde Metina, Zap, Avaşin ve Hakurk bölgelerinde 22,Kandil Dağı bölgesinde 11 olmak üzere toplam 33 adet hedef grubu (200’den fazla münferit hedef) savaş uçaklarımız ve karada konuşlu ateş destek unsurlarımız tarafından ateş altına alınmıştır.
Bu kapsamda; PKK terör örgütünce kullanılan 3 adet komuta,2 adet muhabere,2 adet eğitim ve 9 adet lojistik tesisi ile 182 adet muhtelif sığınak/barınak,10 adet uçaksavar mevzii (mürettebatı ile birlikte) ve 14 adet silah/mühimmat deposu tahrip edilmiştir.
Terörist kayıpları konusundaki çalışmalar devam etmekle birlikte; ilk belirlemelere göre, açıkta veya korunaksız yapılarda bulunan 150-175 teröristin etkisiz hale getirildiği anlaşılmıştır."
* * *
Ortaya konan rakamlarla ilgili yorumları ancak uzmanlar yapabilir. Harekát ile ilgili askeri bilanço, elde edilen getirilerin mali ve maddi olmayan götürüler ile karşılaştırılması ve daha önce yapılan kara harekátlarından alınan neticelerle mukayesesi ile belli olur.
Herhalde hava harekátı, kara harekátından çok daha pahalı bir eylemdir, bilanço çıkarılırken bu husus da göz önüne alınır.
* * *
Benim daha önce ortaya koyduğum soruların teknik yönleri cevabını buldu, ama zihinlerde hálá bazı sorular kaldı. Bu soruların muhatabı ise TSK değildir, sorular doğrudan siyasileri ilgilendirir.
TSK kendine verilen yetki çerçevesinde görevini yapmış ve 25 Aralık itibarıyla hesabını çıkarmıştır.
* * *
Ben cevabını hálá alamadığım sorumu, Başbakan, TBMM’den alınan yetkinin 28 Kasım’da TSK’ya devredildiğini açıkladığı 30 Kasım tarihinden iki gün sonra sormuştum. ("Yetki Neden Bu Kadar Gecikti?"- 2 Aralık 2007)
* * *
"1) 17 Ekim’de Meclis’ten hükümetçe alınan yetki ancak 47 gün sonra TSK’ya devrediliyor.
2) Halbuki, hükümet bir hafta içinde (17 Ekim-24 Ekim) Genelkurmay’a yazı yazıyor, Genelkurmay talepleriyle ilgili yollanan yazıya yine 1 haftada cevap veriyor (24 Ekim-1 Kasım). Ancak, hükümet bu cevaba dayanan yetkiyi TSK’ya vermek üzere tam 28 gün bekliyor (1 Kasım-28 Kasım).
3) Hükümet, TBMM’den aldığı yetkiyi 47 gün sonra TSK’ya devrederken en fazla zamanı 1 Kasım-28 Kasım arasında harcıyor. (47 günün 28 günü!)
Şırnak’ta 7 Ekim’de 13 evladımızı şehit vermemizin ardından 56 gündür bekleniyor."
* * *
Kaybedilen zamanı diplomatik taktiklere bağlamak teknoloji çağında bana hiç makul gelmiyor. Benim bu gecikmeye cevabım o gün de bugün de aynıdır:
"Bu arada ’oyalama taktiği’ ile Kuzey Irak’ta ’kar politikası’ güdenler muratlarına erdiler, nihayet kar fırtınalarının bölgeyi devraldığı aralık ayına ulaştılar." (2 Aralık)
Veri koşullar altında TSK’nın 16 Aralık günü en iyi neticeyi aldığını varsaymak gerekir. Ancak ben konunun uzmanlarına yine de soruyorum:
TSK 47 gün bekletilmeseydi ve kara harekátı ile beslenseydi harekátın getirileri çok daha yüksek olmaz mıydı?