Özgürlüklerin sınırları yok mudur?

GALİBA, Türkiye’nin temel meselesi çatışan unsurların bazı yönleri ile birbirlerine çok uzak durmaları, bazı yönleri ile de birbirlerine çok benzemeleridir.

Türkiye’de Laikçiler-İslamcılar, Türkler-Kürtler, Sünniler-Aleviler vb. gibi birbirleri ile farklılık arz eden gruplar bir konuda birbirlerinin neredeyse kopyasılar:

Türkiye’de hemen herkes kendisine demokrat!

Herkesin özgürlük ve hak anlayışı kendisi ile ilgili!

Hemen hemen kimse diğerinin hakları ile zerre kadar ilgilenmiyor. Halbuki, demokrasi bir arada yaşama sanatı ve bir arada yaşamak zorunda olan insanların hepsine optimal alan açan bir rejim. Ancak, demokrasilerde kimseye ama kimseye haklarını/özgürlüklerini maksimize edecek alan açılamaz.

Özgürlükler ancak sınırları tarif edilirse yerleşik ve sürekli haklar haline gelirler.

Sınırları açık ve seçik tarif edilmiş ve bu sınırlar kamu vicdanında kabul görmüş özgürlükler manzumesi de hukuk devletini yaratır, rejim hukukun üstünlüğüne teslim edilmiş olur.

* * *

Bu bağlamda YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın şu sözleri, ilk ağızda özgürlüklere büyük bir alan açmış gibi gözükse de hukuk devletinin hoca tarafından doğru hazmedilmediğini gösteriyor.

"Cumhuriyetin temel nitelikleri kişi hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına gerekçe gösterilemez..."

Hoca derin yanlış içinde. Değil cumhuriyetin temel nitelikleri, komşuluk ilişkilerinin temel nitelikleri dahi hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına gerekçe olarak gösterilebilir, hatta gösterilmek zorundadır.

Cumhuriyetin temel nitelikleri vardır ve bunların değiştirilmesi yasama yetkisine sahip tek organ olan TBMM’de bile teklif edilmez.

Bir arada yaşayabilmek için değiştirilemez asgari alanlar yaratmak zorunluluğu vardır.

Bu alanlar ortak solunum borularıdır, aramızda kimsenin özgürlüğü veya hakkı bu boruların kapanmasına yol açamaz.

Komşuluk ilişkilerinde de birisinin doğal hakkı olan eğlenme hakkı, diğerinin dinlenme hakkının önüne geçemez.

* * *

Öte yanda, kendi kastettiği haklara sonsuz bir alan talep eden Özcan Hoca iş başkalarının haklarına gelince aynı cömertliği gösteremiyor.

Tamamen hukuki yöntemlerle YÖK’e seçilen Celal Şengör Hoca’nın atama teklifini yapmadığı gibi teklifi "usul eksikliği" gerekçesi ile iade etti.

Zira, Şengör Hoca Özcan Hoca için "Asistan bile yapmam" demişti.

Demek ki, Yusuf Ziya Özcan’ın şahsiyetinin temel nitelikleri Celal Şengör’ün hakkının sınırlandırılmasına gerekçe olabiliyor ama cumhuriyetin temel nitelikleri sınırlamalara gerekçe gösterilemiyor.

Ancak, yaman çelişki burada da bitmiyor. Şengör’e sınırlama yaratan Yusuf Ziya Özcan’ın şahsiyetinin temel nitelikleri Maliye Bakanı’nın azarlamasına sınır koyamıyor.

* * *

Beni insanların ağızlarına pelesenk ettikleri "söylemleri" çok ilgilendirmiyor. Hemen herkesi peşrevine göre kendi şablonları var, gerektiğinde bu şablonları ağızlarında geveliyorlar. Beni daha çok pratik hayata yön veren zihin haritaları ilgilendiriyor.

* * *

Samimi söylüyorum, YÖK Başkanı’nın şahsiyetinin ortalıkta bu kadar pervasızca sual edilmesinden rahatsızlık duyuyorum. Ama Hoca’nın zihin haritasını okuyunca bu duruma da pek şaşmamak lazım diye düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları