Ortadoğu’nun hiç mi kabahati yok?

SEÇİM sonrası ABD’nin Ortadoğu ağırlıklı politikalarını irdelemeye devam ediyorum.

ABD, 21. yüzyılda da ‘en büyük’ kalabilmek için bazı artılara ve eksilere sahip. Önceki yazılarımda bunları, aklımın erdiği kadarıyla sıraladım.

Bugün ise ‘mazlumun hiç mi suçu yok?’ sorusuna cevap arayacağım.

* * *

Dünyada bilinen petrol rezervlerinin yüzde 64’ünü barındıran Ortadoğu hem çok şanlı, hem de çok şanssız bir bölge.

Petrol bölge için gelir demek. Ortadoğu, toprağın altındaki rantı tüketerek varlığını idame ettirme şansına sahip nadir bölgelerden birisi.

Ancak, dünyanın gözü de bu bölgede. Petrol, uğruna dünya savaşları çıkan bir meta. Kapitalizmin/modernitenin itici motoru enerjinin ana kaynağı petrol. Bunun için de dünya devleri, öldüm Allah, Ortadoğu’yu kendi haline bırakmıyorlar.

* * *

Ortadoğu’yu özetleyen en doğru iki rakam, bölgedeki petrol rezervi miktarı ve bu rezervin ne kadarının bölgede tüketildiğinin tespitine yarayan oran.

Ortadoğu, dünya petrol rezervinin yüzde 64’üne sahip; ama koca bölge dünyada yıllık petrol tüketimi içinde sadece ve sadece yüzde 2 paya sahip!

* * *

Bu iki rakam, Ortadoğu’nun dünyanın rantiye bölgelerinden birisi olduğunu gözler önüne koyuyor.

Ortadoğu üretmiyor, hazır yiyor.

Ortadoğu, aristokrat bozuntuları gibi, evdeki altınlardan bozdura bozdura; ama hiç çalışmadan, hiç alın teri dökmeden yaşamaya çalışıyor.

Modernitenin nimetlerini üretmeden, sadece ithal ederek hayatını şekillendiren Ortadoğu, haliyle modernitenin sonucu ulus-devlet olgusu üzerine değil, geriliğin simgesi aşiretler olgusu üzerine kurulu.

Aşiretler de sadece ve sadece, başta petrol olmak üzere, üzerine kuruldukları rantı korumak derdindeler.

Ortadoğu’yu yöneten sözüm ona devletlerin, aşiretlerin, terör örgütlerinin en önemli hedefleri, kendi meşruiyetlerini halka kabul ettirmektir.

Bölgeyi yöneten insanların, rahmetli Yaser Arafat başta olmak üzere, hemen hiçbirisinin derdi, halkın refahını artırmak değildir.

* * *

Bu gözle bakıldığında:

1) Çeşitli gelir gruplarına sahip devlet/devletçiklerden oluşmasına rağmen hepsinde gelir dağılımı çok ama çok kötü.

2) Hepsinde ortalama eğitim seviyesi de rezalet çizgisinde. Yönetenler, halkı eğitimsiz bırakmak için adeta özel gayret sarf ediyorlar.

3) Dirlik ve düzenliğin korunması için bildikleri tek yöntem zor.

4) Mücadele kavramı çerçevesinde, sivil-asker ayırt etmeden, sadece teröre dayanıyorlar.

5) Gözlerinde insanın katma değeri sıfır. Çok rahat çocukları, kadınları savaş alanına sürebiliyorlar, Türk şoförlerine yaptıkları gibi, tek dertleri para kazanmak olan silahsız ve çaresiz insanlara kolayca işkence yapabiliyorlar.

6) Sözüm ona, bağımsızlık peşinde koşan yöneticilerin hemen hepsi bir Batı ülkesinin işbirlikçisi!

7) Kendi aralarında işbirliği yapmaları mümkün olmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları