BEN ilk günden adına “Kuzey Irak açılımı” dedim. Başbakan önce “Kürt açılımı” dedi. Baktı ters tepti, adını birkaç kez değiştirdi. En son adı içinde “demokrasi” kelimesi geçen bir şey oldu.
Ben “Kuzey Irak açılımı” dedim, zira “açılım”ın başlangıcı bu yılın ortasından itibaren Irak’tan çıkmaya hazırlanan ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’nden istediği yardıma dayanıyordu. ABD Irak’tan çıktıktan sonra Kuzey Irak Türkiye’nin hamiliğine bırakılacaktı. Bu amaçla Kuzey Irak’taki Kürtlerin Türkiye’ye ısındırılması gerekiyordu. Bunun için de Türkiye önce kendi Kürt’üne sahip çıkacaktı. Önce kendi kapının önünü temizleme meselesi! * * * Başbakan 1 Mart Tezkeresi öncesi yaptığı gibi yine bir sene önce “It is easy!” dedi. Yine hiçbir hazırlık yapmadan esti-gürledi. Bir senedir içine hiçbir şey koy(a)madığı, uğruna zerre kadar riske gir(e)mediği bir “şey”i varmış gibi göstermeye çalışıyor. Tabii, açılım bir türlü açılamıyor! Açılımın içine şifa niyetine bir kırıntı bile konamadığı anlaşılmaya başlandığında “Artık analar ağlamasın!” sloganı ile Ortadoğu’nun her derde deva aspirin ilacı hamaset devreye girdi. Açılımı eleştirenlere “Yoksa siz analar ağlasın mı istiyorsunuz!” diyerek sataşıldı. Durum idare edilmeye çalışıldı. Ama açılımın ilk adımında Habur kapısında hukuk ayaklar altına alınınca ve işin suyu iyice çıkınca hükümet tamamen yıldı. * * * Bugün “açılım” denince akla sadece bazı insanlarla yapılan toplantılar geliyor. O toplantılar da önce bol bol yapılıyordu, sonra savsaklandı. Bu aralar yine birkaç adet yapılıyor. Başbakan toplantıya katılanlara gaz vermeye çalışıyor. Katılanlar gazı alıyorlar mı bilemem ama hiç kimse Başbakan’a: “Sayın Başbakan, aradan bir sene geçti, bu bir senede gaz verme dışında ne yaptınız?” diye sormuyor. Ondan vazgeçtim: “Sayın Başbakan, açılımın bir parçası olarak askere-polise taş atan çocuklara terörist muamelesi yapan kanunu değiştirecektiniz. Mahpus yatan çocuk sayısı neredeyse 5.000’i buldu, neden bir senedir kimsenin itiraz etmediği bu insani kanun değişimini bile yapmadınız?” diye de sormuyor. Herhalde, açılımda içilen bir bardak çayın hatırı çok oluyor! Hükümetin bir yıldır konuştuğu “çocuklara el veren kanun değişikliği tasarısı” TBMM kapanmadan geçirilecek 30 tasarı arasında bile yok! * * * Ben “açılım” sözü ortaya atıldığı günden beri, “Ateş kesilsin, artık analar ağlamasın” diye vaveyla koparanlara “Ateş ancak ateşi açanla konuşularak kesilir, bunun için de adamda mangal gibi yürek olması gerekir” diyerek sesleniyorum. Açık seçik belli ki o mangal gibi yürek bu hükümette de yok! Bakın şimdi manzaraya; Gazze’ye zulüm eden İsrail’e çatan Türkiye’nin dünyaya verdiği fotoğrafta her gün Güneydoğu’da bir yerlerde kıyamet kopuyor. Güvenlik güçleri milletvekilinin kemiklerini kırıyor! Açılım sözü çıkalı beri 114 şehit verilmiş. Karşı tarafın verdiği zayiat bu hesabın içinde yok! Aklıevveller de topu İsrail’in üzerine atıp işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Hani analar ağlamayacaktı? Bir senedir ne yaptınız?