12.02.2005 tarihli yazımdabugün TBMM’de görüşülecek ve büyük olasılıkla onaylanacak öğrenci affına karşı çıktım.
Biliyorum, popüler bir konuda ters görüş oluşturmak zordur. Af çerçevesinde, sadece hükümet değil, bazı köşe yazarları da ‘okura şirin gözükmek’ saikiyle garabet gerekçeler ile affa sahip çıkıyorlar.
Ülkede prensipler değil, popülizm prim yapıyor!
* * *
O günkü yazımda özetle şu görüşleri savundum:
1) TBMM akademik bir konuda karar alamaz.
TBMM’nin, nasıl ‘fetva çıkarma’ yetkisi yoksa, ‘siyaset’, ‘bilime’ de nasıl davranacağını bildiremez.
Aksi halde, bilim siyasete esir edilmiş olur.
2) Topyekûn af hiç olmaz.
Aksi halde, TBMM arlı ile arsızı, namuslu ile namussuzu, tembel ile mağduru ayırt etmemiş olur ki, bu durumda Anayasa’nın eşitlik ilkesi yerle yeksan edilmiş olur!
3) TBMM; zaten kıt kaynak olan üniversite eğitiminde, bu ayrıcalığı kazanmak için canla başla uğraşan öğrencilerimizin de hakkını resmen yemiş olur.
4) Ayrıca, kamu üniversitelerinde büyük çapta kamu kaynaklarını kullanarakeğitim alan öğrenciler arasında haylazlıkları nedeniyle okuldan atılanlara bizim paramızı peşkeş çekmek TBMM’nin hakkı hiç değildir.
Unutmayın, geçmişte af nedeniyle üniversitelere geri dönen öğrencilerin ancak yüzde 5’i okullarını bitirebilmişler.
* * *
Ancak, o günkü yazımda da belirttiğim gibi, affın çok büyük bir siyasi boyutu da var: Türbanlı öğrencilerin affı!
Ben affın sadece bu öğrenciler için çıktığına inanmıyorum. Ama biliyorum ki; öğrenci affının en fazla tartışılacak yönü bu olacak.
12.02.2005 tarihli yazıda da belirttiğim gibi:
‘Türbanlı öğrenciler için (de) çıkacak af hiç ama hiçbir işe yaramaz!’
Haklı haksız; iki adet Anayasa Mahkemesi kararı varken, üstüne üstlük türbanlı öğrencinin üniversiteden atılmasını doğru bulan AİHM kararı da bir gerçekken, AKP istediği gibi af çıkarsın, türbanlı öğrenciler üniversitelerden içeri giremezler, geri dönemezler!
Bu konuda hükümet samimiyse, önce AİHM’nin üst mahkeme kararını bekler, sonra da Anayasa’yı gerektiği şekilde değiştirir.
Üzülerek görüyorum ki, AKP de diğerleri gibi türbanlı öğrencileri oyalamayı tercih ediyor.’
* * *
Gazetelerin ifadesine göre, bu gerçek Başbakan tarafından da kabul edilmiş ki, ‘O zaman onlar da okullarına perukla dönsünler’ demiş.
Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç Hoca da ‘gerçeği’ kabul ediyor, affın, türbanını çıkarmayan öğrencilerin üniversiteye geri dönmelerini sağlayamayacağını açıkça söylüyor.
Korkarım, aftan sonra türbanlı öğrenciler üniversitelere geri dönmeye kalktıklarında üniversite yönetimleri onları içeri almayacak, karşılıklı direnecekler!
Popülist af politikası, ülke kaynaklarını gereksiz bir şekilde tüketmekle kalmayacak, ülkeyi tekrar apansız gerecek!