21. yüzyılın geleceğini Ortadoğu, Ortadoğu’nun geleceğini Washington-Bağdat-Tahran hattı belirlerken; Türkiye’nin geleceğini de Güneydoğu belirleyecek.
Türkiye’de kıyamet de Mayıs 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken kopacak.
AKP, hem Güneydoğu (Terörle Mücadele Yasası-TMY), hem de Tahran konusunda iki arada bir derede.
Şu an için ölüm gösterilip sıtmaya razı olarak ayakta duruyor.
* * *
Mayıs 2007’de Türkiye’de kıyamet kopacak. Zira, iç ve dış güçler, AKP’nin istediği kişiyi (Recep Tayyip Erdoğan veya başka bir AKP’li) katiyen seçtirmek istemeyecek; ama AKP, TBMM’deki ezici çoğunluğuyla istediği kişiyi Cumhurbaşkanı seçemezse, bu sefer de sembolik bir iktidar haline gelecek ve tüm otoritesini yitirecek.
Bu durumda parti yeni bir lider arayışına girmek zorunda dahi kalabilir.
Türkiye üzerinden siyaset yapan dış unsurlar da AKP’ye olan tüm güvenlerini yitirdiler. Türkiye çok önemli olduğu için tamamen AKP ile kuşatılmış bir Türkiye’yi onlar da istemez. Bu açıdan AKP merkezli bir Cumhurbaşkanı onların da işine gelmez.
* * *
Eğer AKP, Cumhurbaşkanı’nı kendi seçmeye kalkarsa iki tehditle karşı karşıya kalır:
1) İstanbul Belediyesi döneminden başlayarak ve bu dönemi de kapsayarak tüm yolsuzluklar çarşaf çarşaf orta yerlere dökülür. Maşallah, merkezi ve yerel AKP yönetimleri bu konuda çok bol malzeme vermeye hazırlar.
2) AKP içinde bölünme süreci başlar.
Zaten özü itibarıyla bir koalisyon olan parti içinde çeşitli unsurlar kopma sürecine girerler. Kürt kökenli milletvekilleri TMY’yi, milliyetçi kökenli milletvekilleri "PKK sempatizanlığı"nı, kimileri yolsuzlukları, kimileri parti içindeki laiklik anlayışını öne sürerler.
Kimilerinin de içine gerek liderlik, gerek Cumhurbaşkanlığı konusunda "neden ben değilim" diyen kurt düşer!
* * *
Recep Tayyip Erdoğan böyle bir dönemde esas muhalif/rakiplerinin AKP içinde olduğunu bizzat müşahede eder.
Partinin omurgasını oluşturan milli görüşçüler bile Ankara (merkez) ve İstanbul (belediye) kanadı olarak ayrışabilirler.
"Yok ben vazgeçtim, istediğiniz kişiyi Cumhurbaşkanı seçelim!" demeye kalkacak AKP yönetimi ise tamamen biter. Dünyanın hiçbir yerinde sahip olduğu mutlak çoğunluğu başka bir iradenin eline teslim eden iktidarı "iktidar" olarak kabul etmezler.
* * *
Şu an itibarıyla AKP’nin ciddi herhangi bir rakibi yok. Parti; Güneydoğu, Tahran, Cumhurbaşkanlığı badirelerini topyekûn aşmak istiyor ve dizginleri tamamen kaptırmamak istiyorsa, erken/baskın seçimi göze almalıdır.
Gerek medyanın, gerek CHP’nin "laiklik elden gidiyor" nakaratı üzerine oturttuğu muhalefet şimdilik AKP’nin en büyük şansıdır ve bu nakarat, kendisinden şikáyetçi olsa dahi, AKP’yi millet indinde "ne de olsa bizden biri!" yapmaktadır.
Millet önünde iman tazeleyecek bir AKP iktidarına ne Ortadoğu meselesinde, ne Güneydoğu meselesinde, ne de Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimse dayatamaz.
* * *
Dilerim, AKP’liler bu yazının samimi bir yazı olduğunu kabul ederler!