Ne olacak?

SOSYAL olguları araştıran bilim dalları, müspet bilim dallarının tersine, olguları tamamen denetim altına aldığı "laboratuvar ortamında" inceleyemediği için ortaya herkes tarafından kabul gören "somut bulgular" koymakta çoğu kez zorlanır.

Kaldı ki, sosyal olguların ancak belirli alanlarda "ölçülme" imkánı vardır.

Bunun içindir ki, insanoğlu sosyal olguları çoğu kez akıl yürütme yöntemiyle analiz eder.

Ancak, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, işin içine duygularını katar.

Bizim gibi sosyal değerleri akıl (felsefe) yerine duygu üzerine inşa edilmiş toplumlarda ise en babayiğit düşünürler bile içine zerre kadar akıl kullanımı katılmamış saf duygu patlamalarını analiz diye yuttururlar.

Zaten okur da duymak istediğini söyleyen yazarı sever!

* * *

Yine de insanoğlu, sosyal olgular karşısında 2 sorunun cevabını aramakla yükümlüdür:

1) Neden oldu?

2) Ne olacak?

Mahkemenin türban kararıyla ilgili "Neden oldu?" sorusuna salı ve çarşamba günleri cevap aradım.

Bugün ise "Ne olacak?" sorusunu irdeleyeceğim.

Ancak, küçük bir oyun yapacağım.

Türk milletinin çok sevdiği bir şekilde, analiz yapmak yerine, sorduğum soruya yeni sorular ile cevap arayacağım.

* * *

Her ne kadar 2 dava arasında formal bir bağlantı kurmak mümkün değilse de, her ne kadar çıkmadık candan ümit kesilmez ise de normal yurdum insanı olarak AKP’nin kapatılacağını ve birkaç kişiyle birlikte Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e siyasi yasak geleceğini tahmin etmeden edemiyorum.

Bu durumda kafama 3 yeni soru takılıyor:

1) Her ne kadar Erdoğan bağımsız olarak tekrar seçilebiliyorsa da, yıllardır sığındığı dokunulmazlık zırhı kalktıktan sonra önüne konacak "belediye davaları", kendi eliyle karşıtlarına hediye ettiği Sabah-atv ile ilgili "abuk krediler" önüne konduğunda Erdoğan erken veya normal genel seçimlere hálá yarasız beresiz katılabilir mi?

2) Siyasi yasaklama Gül’ün cumhurbaşkanlığına engel değil. Ama; acaba onun da önüne birtakım davalar konulabilir mi? Örneğin, Bekir Coşkun’un değindiği (Hürriyet-06.06) ve kaybolduğunu iddia ettiği Erbakan’ın mahkûm olduğu "6 kilo ağırlığındaki kayıp trilyon davası" dosyası aniden ortaya çıkabilir mi? Malum, aynı davada Gül de sanıktı ama dokunulmazlığı olduğu için yargılanmadı. Artık dokunulmazlığı yok ve yargılanabilir.

3) Partiyi bölme gayreti artabilir mi? Melih Gökçek, Abdüllatif Şener bir kenarda bekliyor olabilirler mi?

* * *

Recep Tayyip Erdoğan şu anda tartışılmaz lider.

Ancak, kapatılmış ve tüm mal varlıkları elinden alınmış bir partiyi uzaktan komuta ne kadar yönlendirebilir?

Erbakan’ın partisi bilmem kaçıncı kez kapatıldığında milletin kapatmalardan çok bıktığını, kendisinin Erbakan’ın yaptığı hataları yapmayacağını söylüyordu.

Şimdi de birileri çıkıp "Erdoğan’ın yaptığı hataları ben yapmayacağım" derse ciddiye alınır mı?

AKP tabanı büyük ama artık manevi olan liderin mi, yoksa kurulacak yeni hükümette cukkaların dağıtımında başat rol oynayacak daha küçük liderlerin mi peşinden gider?

Yoksa yekvücut Erdoğan’ın arkasında mı dururlar?

Öyle ise neden Erbakan yaralandığında yekvücut onun arkasında durmadılar?

* * *

1) Acaba tarih gerçekten tekerrür eder mi?

2) Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste sözü ne kadar doğrudur?
Yazarın Tüm Yazıları