Nasıl stratejik işbirliği yapacağız?

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ankara ziyareti ardından yeni bir yakınlaşmadan bahsedilmeye başlandı. Kimilerine göre:

"...Ortak vizyonumuz, ortak hedeflerimiz ve ortak çalışmalarımız var... Yakın işbirliği içindeyiz. Ortak bir ’stratejik vizyon belgesi’nin hazırlanmasında görüşbirliği sağladık."

Kimilerine göre:

"...Rice ve Gül’ün görüşmelerinde Türkiye ile Amerika arasında bir ’ortak vizyon belgesi’ hazırlanması kararlaştırıldı."

İster "stratejik vizyon belgesi" deyin, ister "ortak vizyon belgesi"nden bahsedin, ben bunun iki hükümet arasında nasıl hazırlanacağını anlayamadım.

İki ülkenin askerleri ortak tavır alabilir; ama Türkiye’de seçilmiş hükümet, ABD’nin hükümeti ile nasıl işbirliği yapacak, anlayamadım.

* * *

Stratejik vizyonu şekillendirecek koşullar ne?

ABD, 21. yüzyılda da dünyada en güçlü ülke olarak kalabilmek için Ortadoğu’daki rejimleri kendi lehine tekrar şekillendirmek istiyor.

Enerjinin yüzde 65’ine sahip bu bölgeyi yükselen yeni ittifaka (Çin-Rusya-Hindistan) kaptıramaz. Hindistan’ı geri kazanmak için bu ülkenin nükleer enerji geliştirmesine bile razı.

Ortadoğu’yu da bu amaçla hallaç pamuğu gibi atıyor.

Şu ana dek de oldukça başarısız.

Irak’ı yüzüne gözüne bulaştırdı, Filistin’de BOP resmen çuvalladı.

Bush yönetimi şaşkın, ülkesinde devamlı prestij kaybediyor. Ama bir daha seçilme ihtimali yok. "Neo-conların" tarihi misyonu, dünyayı fiziki güç kullanarak yeniden düzenlemek. Önlerinde en fazla 2.5 yılları var.

Bunlar dağıtacak, ardından gelen toplayacak!

Ancak, eğer bu yönetim ABD’nin istediğini elde edemezse, sonraki dönemde gelecek yeni yönetim, "Ben vazgeçtim!" diyemez.

Zira, dünyanın yeniden düzenlenmesini isteyen ABD’nin (derin) mutfağı, siyasi garsonlar değil! Garsonlar sadece mutfakta pişeni servis ediyorlar.

* * *

Bu açıdan bakıldığında İran’da değiştirilmesi gereken; nükleer enerji üretmekten vazgeçecek irade değil, bizzat o iradeyi savunan rejimin kendisidir.

Ahmedinecad şöyle veya böyle bir garson olabilir; ama İran’ın da çok güçlü bir mutfağı var ve bu mutfak 21. yüzyılda İran’ın geleceğini "doğu ittifakı" (Çin-Hindistan-Rusya) içinde görüyor.

Onlar, 2025-2030 yıllarında Çin+Hindistan ekonomisinin ABD+AB ekonomisini geçeceğini, dengenin doğuya kayacağını hesaplıyorlar. Bu ittifaka oynarlarsa Ortadoğu’nun "efendisi" olabileceklerini hesaplıyorlar. Çapsız ABD yöneticilerinin Ortadoğu’da Şii ittifakını her geçen gün daha fazla büyüttüğüne inanıyorlar.

ABD’nin İran’ı vurmasını, rejimin güçlenmesi açısından faydalı dahi görüyor olabilirler!

* * *

Bu durumda herhangi bir şekilde ABD ile İran’ın "anlaşması" sadece ve sadece İran’daki rejimin bekası anlamına gelir ki, bu da ABD’nin açık mağlubiyeti demektir.

Mesele, İran’ın nükleer enerji üretmekten değil, şimdiki rejimden vazgeçmesi/vazgeçirilmesidir.

* * *

Şimdi soruyorum:

Bu şartlar altında Türkiye’de İslami hassasiyeti yüksek oylarla seçilmiş bir hükümet, Müslüman İran’ı vurmak tarihi misyonu olan ABD ile nasıl stratejik ortak olacak?
Yazarın Tüm Yazıları