ÖLÜMÜNÜN 13. yılında "mukayeseli Turgut Özal" yazılarına devam ediyorum.
Dün Özal’ın diğer tüm siyasi liderlerden farkının, onlar dünyaya Türkiye’den bakarken, Özal’ın Türkiye’ye dünyadan bakması olduğunu belirtmiştim. Bu bakış açısı ile o Türk insanının zihin haritasını/dünyayı algılama sistematiğini altüst/tersyüz etmişti.
Diğer liderler Türk insanından ya devlete ya da bir cemaate biat eden bir güruhun parçası olmasını beklerken o şahsiyet/birey yaratma derdine düşmüştü.
* * *
Dünyadan Türkiye’ye bakan Turgut Özal, millete kendi kendisini yönetebileceğini (cumhuriyet) öğreten Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra, kendine dünya insanı olarak bakmayı (küresel dünya) da öğretme gayretine girerek insanımızın zihin haritasında ikinci büyük devrimi yapmıştır.
* * *
Dünyayı izleyen Turgut Özal, Süleyman Demirel’i bile kat be kat aşarak dünya lideri olma vasfını da kazanan nadir liderlerimizdendir.
O yaşadığı dönemde dünya politikasına aktif müdahalede bulunabilen bir Türk olma özelliğini kazanmıştır.
Bu savıma itiraz edecek olanlar, lütfen arşivlerden 1991-Körfez Savaşı sırasında Turgut Özal ile baba George Bush arasındaki diyaloğu, Özal’ın Bush’a yaptığı tavsiyeleri takip etsinler.
Bugün "çok eksenli politika" yaptıklarını iddia edenler onun Sovyet liderleri, Arap ülkeleri ile kurduğu yakın ilişkiyi irdelesinler.
Bugün Ortadoğu’da "neo-Osmanlı" hayalleri kuranlar, yine arşivlerden Ortadoğu liderlerinin Özal’dan nasıl akıl aldıklarını, ne gibi arabuluculuklar istediklerini araştırsınlar.
Kendi davet ettiği liderden (HAMAS) ABD’den zılgıt yediği için köşe bucak kaçan Başbakan aynı ülkenin başkanına Özal’ın:
- Saddam’ı yıkmadan Ortadoğu’dan çıkmakla yanlış yapıyorsunuz. En geç 10 yıl sonra geri gelmek zorunda kalacaksınız (1991), diyerek adeta geleceği anlattığını bilsin.
* * *
Turgut Özal’dan önce 2-2.5 milyar dolar olan ihracat hacmimiz onun döneminde ve 5-6 yıl içinde 10 milyar dolar seviyesine çıkarak 5 misli artmıştı.
Bu rakam devletin kasasına 5 misli fazla dövizin girmesinin çok ötesinde Türk insanının 50 yılda kat ettiği (1923-83) mesafeye göre sadece 10 yıl içinde (1983-93) 5 misli fazla dünya insanı olması demektir.
Yanında işadamı gezdirerek dış seyahatlere çıkan Özal dış politikayı bir devlet görevi olmaktan çıkarıp tabana yayıyordu.
Dünyaya devlet aygıtı yerine insanla yayılmak onun dünya insanı yaratma çabasının en akıllı ayağıdır.
Dünya ile dost olmanın da en basit ama en etkin yöntemi dünya ile ticaret yapmaktır.
Karşılıklı ekonomik çıkar yaratmak her türlü husumetin en etkin panzehiridir.
* * *
Bugün dış ticaretimiz yine dev adımlarla büyüyor. Ancak, dışarıda etkin ve yetkin olan devlet adamı artık bu topraklarda yetişmiyor.
Şimdiki siyasiler kafa tutuklarını beyan ettikleri devletlere arabulucular yollayarak "yanlış anlaşıldıklarını" tekrar tekrar anlatmayı hüner zannediyorlar.
Devamlı zikzaklar çizdikleri için de güveni tamamen yitirdiklerini, artık kaale alınmadıklarını üzülerek görüyoruz.
Maalesef, değil dışa açılmak, süratle içine kapanan, dünyadaki değişimi değil de tevekkülü tercih eden insan tipine tekrar geri dönüyoruz!