TECRÜBELİ gazeteci Yener Süsoy, yaptığı söyleşilerde insanlara bazen garip şeyler söyletiyor.
Dün Hürriyet Gazetesi’nde Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile yaptığı söyleşi yayınlandı. Çubukçu hakkında yaptığı tespitlere büyük çapta katılıyorum.
Nimet Çubukçu mütevazı, candan, çok çalışkan ve akıllı bir insan olarak dikkatimi çeker. Bakan olduğunda kararın çok doğru olduğunu düşünmüştüm. ‘Malatya olayları’nın ardından anında bu kente gitmemiş olmasını ben de yadırgamıştım; ama basın ve muhalefet ‘olayı’ abartınca bu konuda yazmamayı tercih ettim.
Ancak, Yener Ağabey ile yaptığı söyleşide Nimet Çubukçu’nun sarf ettiği bir söz var ki beni çok şaşırttı.
Bakan diyor ki:
‘...Ziyaret ettiğim kurumların (çocuk yurtları-CÜ) hepsinde şu anda en az 4’er muhbirim var. Bana mektup yazıyorlar, telefon açıyorlar, bilgi veriyorlar. Geçen gece biri aradı, battaniye vermemişler, çok üşüyormuş.’
* * *
Devlet Bakanı’nın yukarıda alıntı yaptığım sözlerinde şu anlamlar gizli:
1) Bakan, ‘çocuktan al haberi’ sözüne büyük itibar gösteriyor.
2) Çocuklar, yurtlarda istedikleri zaman telefon edebilecekleri imkánlarla yaşıyorlar.
3) Ayrıca, yurtlarda istendiği an yöneticileri yazılı-sözlü şikáyet edebilecek kadar büyük özgürlük var. En azından bazı çocuklar şikáyet ederken yöneticilere yakalanmaktan korkmuyorlar.
4) Bu söyleşiden sonra yurtlardaki yöneticiler, ‘Ya bu veletler bizi bakana şikáyet ederlerse!’ diye düşünerek tırsacaklar ve çocuklara eziyet etmekten vazgeçecekler.
5) Muhbirlik, bazılarının düşündüğü gibi kötü değil, tersine faydalıdır ve çocuklara gereğinde başvurulmak üzere telkin edilmesi gereken bir eylemdir.
* * *
Bakan esasında yeni bir gelenek yaratmıyor.
Ülkede yerleşik bir ‘mantık düzenine’ kendince katkıda bulunuyor:
1) Türkiye, KKTC’nin ‘bağımsız devlet’ olarak kabul edilmesi için mücadele verir. Ama KKTC Cumhurbaşkanı, Türk yetkililerle yan yana kabul yapmaz, merasimlere onları başka bir devlet temsilcisi gibi davet ederse hain olur!
2) Fransızların Müslümanları dövmesi büyük gaflet, Rizelilerin ise TAYAD’lıları dövmesi mübahtır.
3) Aleviler nerede ibadet etmek istediklerini bilemezler, bilse bilse Sünni abileri bilirler. Cemevi’nde ibadet eden bir Alevi, esasında kültürel aktivite yaptığının farkında değildir.
4) Tüm dünyadaki Ortodokslar da kime ‘ekümenik’ diyecekleri konusunda yetkili değildirler. Eyüp Kaymakamı yetkilidir.
5) Van’da tutuklanan rektör, cumhuriyeti temsil eder, suçlu bulunursa suçu da cumhuriyet adına işlemiş olacaktır.
6) Rektörün suçlamalardan 6 ay sonra tutuklanması, yargının bağımsızlığının göstergesidir.
7) Başbakan’ın yazdıklarından intihal yapılmadığı sürece intihal yapmak serbesttir. İntihal yapan, devletin üniversitelerinde çalışamaz ama devletin tepesinde oturabilir.
8) ‘Dubai Towers’ın başka bir mimardan intihal edilmesi de yine bir mimar olan belediye başkanına göre sadece naif bir esinlenmedir.
9) Kadının namusu için başını örtmek, cumhuriyetin namusu için ise açmak gerekir.